KAÇAN TREN

İçinde yaşadığı şartları analiz etmekten aciz, her gördüğü sakallıya dede diye sarılan ya da yapma zorunluluğunda olduğu işleri yapma eğilimine giren birilerini gördüğünde sırtındaki küfeyi yere bırakan Müslümanlar, kaçan trenin ardından hala trene bakma ironisindeki mahluk gibi davranmaya devam etmektedir. 

Her kulun Allaha karşı sorumluluk itibarıyla ayrı ayrı mükellef oluşu hakikatini unutmuş, hükümet edenlerin kendilerine göre dinlerine hizmet etme anlamında yaptığı işleri Müslümanlar, kendi adına tatminkâr görmüşlerdi. Hükümet etmekle beraber ortaya çıkan dünya nimetleri imtihanı dolayısıyla kirlenmişlikler, toplum nazarında din adına yapılarının kirli görünmesine sebep olmuş hatta din meselesine ucundan kıyısından bakan toplumda din buysa yaklaşımıyla onlara göre dinden soğuma vesilesi olmuştu. 

Son Ak Parti iktidarı dönemine gelmeden İslam’a hizmet adına kıt imkanlarla, zor şartlarla ısrarcı biçimde hizmet eden zevat, Ak Partinin kısmi anlamda İslam’a yapabildiği hizmetleri gördüğünde, günden güne sorumluluklarını terk etmeye başladılar. Hatta son günlerde olmayan faaliyetlerin, temsilcisi niteliğindeki vakıf ve derneklerin rutin toplantılarını yapmanın illaki kahvaltılı olma zorunluluğu doğmuştur. Niçin çünkü yeme içme toplanmanın vesilesi haline gelmiştir. Yeme içme yoksa toplantı yeter sayısını elde etme zorluğu ortaya çıkmıştır. 

İnsana dair faaliyet konusunda ısrarcılığını sürdüren dernek ve vakıflar yok mudur? İllaki vardır. Oralarda da insanları dava dediğimiz ana unsur etrafında toplamak, dava kelimesinin zayıflaması sebebiyle zorluk arz etmektedir. İnsanları önemli birtakım toplantılara çağırabilmenin yolu, daha önce imkansızlıkları sebebiyle semtine uğrayamadıkları ve kendileri için lüks olan kaplıcalardan geçmektedir. Bu kötü müdür? İllaki kötü diyemezsiniz, amma yoksulluk halindeki ideolojik davranışların, varsıllıkla beraber ortadan kalkması sonucu normalimiz haline gelmesi, tuhafımıza giden taraftır. 

Bugünlerde son dönemin perdesinin yavaş yavaş kapanma eğilimi gösterdiğine şahit oluyoruz. Başkalarına güvenerek Allah’ın yükümlüğümüz dairesinde bize bıraktığı görev bilinci, bize el sallayarak bizden ayrılalı çok olduğu için o eli tutmaya uzanacak yaşlı ellerimizin güçsüzlüğü bizi yeniden tutamayacağımız o elin kayboluşu acısıyla kıvrandırıyor.   

Hali hazır durumdan rahatsız olanların sayısı çok olmasa gerek ki, ortada yeniden bir durum değerlendirmesi yapmak suretiyle toparlanma kaygısının belirtileri görülmemektedir 

Bu arada başkalarının Müslümanlığı adına kaygıya kaldığımız günlerde, aynı hassasiyeti hanemizin ehline göstermemenin verdiği kayıpların boyutu maalesef daha acı bir tabloyu karşımıza koyuyor. Tosya’ya pirince gideceğiz derken kaybettiğimiz eldeki bulgurların, manevi dünyamızda meydana getirdiği tahribat hiçbir maddi manevi karla ölçülecek boyutta değil. 

Ak parti hükümetlerinin İslam’a hizmet olsun diye stk kimliğine bürünmüş yapılarımıza devletin imkanlarından yararlandırma adına ortaya koyduğu her imkân vakıf ve cemaatlikten stk ya evrilmiş yapıların İslam’a hizmet performasını olumsuz etkiledi. Başta heyecanla yeni imkanlara sahip olunması anlayışıyla yapılan hizmetler giderek pörsüyen bir ivme hızıyla kaybolup gitti.  

Surda bir gedik açtık, Mukaddes mi mukaddes aforizması, Ak Parti hükümetlerinin yaptığı hizmetler açısından kifayeti hizmet anlayışı çerçevesinde değerlendirilerek “adam sur bile bırakmadı bizim yapacağımız her şeyi yaptı” anlayışıyla harç bitti yapı paydos yaklaşımını normalleştirdi.  

Bugün ortada görünen tablo şudur, zaten din karşıtı olan kesim, giderek artan dozda yalnız şövalye görünümüne doğru evrilen Tayyip Erdoğan figürünü din adına yenme çabaları ortaya koymaktadır. Tayyip Erdoğan’ın şahsi Müslümanlığını hükümet kimliği üzerinden sürdürmesi faaliyetinden rahatsız olan kesimlerin hepsi, düşmanlıkta ittifak ederek, gölgesine sığınarak ense yapan Müslümanlara Tayyip Erdoğan üzerinden faturayı kesmek suretiyle, yapmadıkları hizmetlerin faturasını acı bir biçimde yaşatma gayreti içine girdiler. 

Algının daniskasını yapabilecek kesimler, ülke dışı aktörlerinde desteğiyle Müslümanlara faturayı kesmeye hazırlanıyorlar. Bu arada hala oynanan oyunlara seyirci kalan Müslümanlar Allah adına yapmaları gerekenler konusunda aktive olma yoluna girme çabası göstermiyorlar.  

Son ve açık söz Tayyip Erdoğan’ın Müslümanlığını beğenmeyebiliriz, yaptığı yanlışları ballandıra, ballandıra eleştirebiliriz. Ama Tayyip Erdoğan’ın yaptığının daha iyisini ve doğrusunu yapabilecek bir performans sergilemezsek bilin ki karşı taraf bir kişiye değil Müslüman geçinen herkese kaçırdığı trenin ardından öykünme fırsatı bile vermeyecektir. 

Diğer Haberler

ONLAR
test