HAYATI ALLAH ADINA YENİDEN OKUMAK
HAYATI ALLAH ADINA YENİDEN OKUMAK
1458 yıl önce, daha önce bir kitap okumamış ve sağ eliyle yazmamış olan Muhammed as Hira dağında neyi beklediğini, neyle karşılaşacağını bilmeden inziva halindeyken, Allah’ın insanlığın kaderini değiştirmeyi murat ettiği Kadir gecesinde kendisi için belirlenen kaderin kapısından içeri girdi.
Allah cc mülkünde kıyamete kadar olayların merkezinde olacak yeni değişimin temelini elçi olarak seçtiği Muhammed as e vazife kılmıştı.
İnsanlık bu saatten sonra belirsizliğin insanı yok eden dehlizlerinden, İslamın sıratı müstakimine yönlendirilecekti.
Mekkeliler hiç farkında olmadıkları bir yol kavşağına gelmişlerdi. Artık onlar bu vakitten sonra ya yeni yolu tercih edip Allah’ın neferi olma saadetine ereceklerdi. Ya da tercihlerini çok da uzun sürmeyecek olan karşı tarafta olma yönünde kullanacaklar ve şerefli bir hizmetten kendilerini mahrum bırakacaklardı.
Kur’an, Allah’ın Ramazan ve Kadir gecesi kavramlarını birlikte insanlığa lütfettiği kelamı ilahi. Son elçi ile beraber kıyamete kadar insanlığa kurtuluş muştusu.
Öyle bir gecede indi ki; takdir, kader gecesi, kadru kıymeti bilinesi gece. Hem zamanın kadri, hem de kelamın kadri adına önemli bir gece.
O gece bütün bir insanlık Allah’tan hidayet rehberi ve apaçık delillerle donanmış Kur’an’a kavuştu. Artık şirkin ve küfrün karanlıkları insanları esir alamayacak, bu karanlıklardan beslenen şeytanın avanesi hidayete tabi olanlardan nasiplenemeyecekti.
Allah cc yeryüzünde velisi olmaya aday, canlarını ve mallarını cennet karşılığında kendisine satacak kullarını aramak adına yeni bir akım başlatmıştı.
Artık okumanın şekli değişmişti, yaratan Rabbi tanımayan okumalar okuma sayılmayacaktı. Çünkü okumayı Allah’ın adına yapmayı görev bilen, Allah’ın veli kulları, öğrenmenin bidayetinin Rabbinden geçtiğini biliyorlardı. Ataları Adem’den başlamak suretiyle, ilk öğrenim Rabbin dergahında başlamıştı. Kalemle yazmayı öğreten, kitabı hikmeti öğreten de oydu. Bu sebeple onun yolunu terk etmek dalaletti.
İlk zamanlar zor geçti, çünkü asırlardır devam eden Allah’ı egemen kabul etmeyen, yobaz sistemin rantiyecileri kolayca vaz geçemezlerdi.
İlk günden ortaya konan ahiret bilinci onları rahatsız ediyordu. Zira onlar hesapları kendi kitaplarına uydurdukları rantiye sisteminin muhasebesinin kendilerinden başkası tarafından yapılması taraftarı değildiler. Allah ise bu uyduruk hesap anlayışının, hesabının sorulacağı din gününün Rabbi idi. Ellerine çürümüş kemikleri alıp “kimmiş bunu diriltecek” şovları yapmak suretiyle insanların gözlerini köreltmek istiyorlardı.
Allah cc indirdiği vahyini müşriklerin bütün foyalarını ortaya döken basiret kaynağı yapmıştı. Müşriklerin çok tanrılı sistemi ve darun nedveyi nasıl çıkarları için basamak yaptıklarını tek tek delilleriyle ortaya konmaktaydı.
Allah’ın kitabı okundukça insanların küfre ve şirke karşı gözleri açılıyor, Kur’an göze fer dizlere derman oluyordu. Sistemin en zayıf kılınmış insanları Yasirler, Sümeyye’ler, Ammar’lar Kur’an’dan aldıkları dirençle şirke karşı tekbir, tevhid nidaları atıyorlardı.
Müşriklerin üzerlerine basarak sistemlerini devam ettirdikleri köle Bilaller, kızgın kum üzerine yatırılmış vaziyette karınlarına konmuş taşların altından en şerefli nidayı dünya kubbesine hoş bir sada olarak bırakıyordu. Ahad ahad.
Bir de suçsuz günahsız öldürülen kız çocukları vardı. Allah indirdiği kelamının henüz başlarında öldürülen bu masum çocukların hesabını hesapsızlığı ilke edinmiş Mekke’nin oligarklarına soruyordu.
Bütün bu değişimin sebebi Allah’ın damarları kurutan şirk ve küfre rağmen indirmiş olduğu vahiyden başka bir şey değildi. Yeryüzü yeniden canlanıyordu. Kıyamete kadar coşkuyla devam edecek, zaman zaman fetret dönemleri olsa da Allah’ın kendilerinden hoşnut oldukları, Allah’tan razı olan ve mallarını canlarını Allah’a adayan kullar mutlaka bulunacaktı. Bütün umutların kesildiği anlarda dahi, zulme baş kaldıran Allah’ın erleri mutlaka kendilerini meydana atacaktı.
Bu gün Kur’an, yeniden kendini kuşanacak kulları beklemektedir. Allah’ı yok sayan insanlığı kendi sömürü sisteminin çipli robotları haline getirmeye çalışan sistemin derebeylerine sizi reddediyoruz Allahtan başka ilah yoktur deme şerefine ermiş yürekleri Allah için çarpan safları sık tutmayı ihtilafa bölünmeye yeğleyen kulları gözlemektedir.
Vakit geç olmadan ölüm melekleri ne haldeydiniz siye sorduğunda zaaf haline düşürüldük demeyi kendisine zül kabul edecek Allah’ın kulları haydi, Şimdi o vakit, bundan sonrası geçmiş olsun olabilir.
Celaleddin Sipahioğlu