İmanın hazzına ermek
İmanın hazzına ermek
Şu iki şey kimde varsa o, imanın hazzına ermiştir
İhtiyacı olan bir şeyi başka birine verebilen
Aleyhine dahi olsa doğruyu söyleyebilen.
Hazcılık dünyasında yaşayan, yemenin, içmenin, yaşamanın tadını çıkarma düşüncesinin zirve yaptığı birisine imanın hazzına ermeyi anlatmanın zorluğunu bilmek lazım.
Çünkü imanın hazzı dünyalık hazlardan vaz geçmekle mümkün olabiliyor.
Önce imanın hazzına ermenin nasıl bir şey olduğunu anlamak adına bir cümle kurulacak olsa ne diyebilirdik ona bir bakalım.
Allah için, Allah ile beraber yaşadığının farkında olarak adımlarını ona göre atmak veya atmamak desek genel bir tanımlama yapmış olabiliriz.
Fakat bu farkındalığın yaptıklarını haz düzeyine çıkarabilecek bir duygusallığa sahip olması gerektiğini de ilave etmeliyiz.
Mekanik, duygudan yoksun robotik davranışları haz ile beraber düşünmek mümkün olmaz.
İlaveten, hak sahibi olduğumuz konularda başkası adına haklarımızdan vaz geçmek te diyebiliriz.
Bir başka deyişle diğergamlık.
Öyle ki hadisi şerifte beyan edilen cebindekini ihtiyacı olduğu halde ihtiyaç sahibi olan kardeşine vermeyi duygusuz bir şekilde gerçekleştirmek mümkün değildir. Mümkün olsa bile bu devamlılık arz etmez, bir veya birkaç defaya mahsus bir iş olabilir.
İmanın hazzına ermişseniz, hesapsız bir verme anlayışına sahip olabilirsiniz. Yoksa yine verirsiniz ama tamamını değil bir kısmını. İmanın hazzından nasiplenmeye ne kadar yakın ya da uzak olduğunuza göre azlık çokluk ifade eder.
Yine hadiste beyan edilen aleyhine dahi olsa doğruyu söylemek, ha keza imanın hazzından nasiplenmekle mümkündür.
İmanın hazzına ermemiş bir mümin de aleyhine dahi olsa doğruyu söyleyebilir, ama kaybedeceklerinin endişesiyle sesi ya da bacakları titreyerek.
İmanın hazzına eren mümin hesabi olmayı aşmış, hasbi olmayı ilke edinmek, şiar edinmekten öte içselleştirmiş, kanıksamış olandır.