İNSANLIK KARANLIKLAR İÇİNDE
İnsanlık karanlıklar içinde.... İbrahim’in İsmail’in yurdunda insanlar, İbrahim’in ataları olmasıyla övünürken, O’nun reddettiği, inkar ettiği putları baş tacı etmiş, Allah’ın evini onlarla doldurmuş, Evlerinin baş köşesine onları oturtmuş, Yolculuğa çıkarken helvadan put yapmayı ihmal etmeyen bir anlayışa sahip olmuş.
Zaman, İsa Kelimullah’ın doğumundan beşyüz küsur yıl sonra,
Yer Allah’ın bir zamanlar İbrahim peygambere Kabeyi yaptırdığı yer olan Mekke..
Şimdi sizleri insanın yaratılışından beri var olan
İmanla küfrün, zulumat ile nurun
Yani karanlıkların ve aydınlığın mücadelesinin gerçekleştiği dönemlerden birisine götüreceğiz.
Ve Allah’ın yaşattığı sürece birlikte tanık olacağız.
Karanlıkları hissetmeden aydınlığın ne olduğunu fark etmek güçtür.
xxxxxxxxxxxxxx
İnsanlık karanlıklar içinde....
İbrahim’in İsmail’in yurdunda insanlar,
İbrahim’in ataları olmasıyla övünürken,
O’nun reddettiği, inkar ettiği putları baş tacı etmiş,
Allah’ın evini onlarla doldurmuş,
Evlerinin baş köşesine onları oturtmuş,
Yolculuğa çıkarken helvadan put yapmayı ihmal etmeyen bir anlayışa sahip olmuş.
xxxxxxxxxxxxxxxx
İnsanlık karanlıklar içinde....
Hırsızlık, gasp,
İnsanların mallarını haksız bir şekilde ele geçirmek meslek olmuş,
Faizcilikte insanlar
O kadar ileri gitmişler ki borçlarını ödeyemeyenler, borçlarından dolayı köleleştirilmekte ve köle olarak insanlara satılmakta.
Xxxxxxxxxxxxxxxxx
وَالْعَصْرِ {1} إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ {2
“Asra yemin olsun ki insanlar ziyandadır........” (Asr 1-2)
xxxxxxxxxxxxxxxxx
İnsanlık karanlıklar içinde......
Kendi öz evlatlarını,kız olarak dünyaya geldiği için,
Aç kalma endişesinden dolayı,
İffet namus kaygısıyla diri, diri toprağa gömebilmekte.
Xxxxxxxxxxxxxxxxx
وَيَجْعَلُونَ لِلّهِ الْبَنَاتِ سُبْحَانَهُ وَلَهُم مَّا يَشْتَهُونَ
{57} وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِالأُنثَى ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدّاً وَهُوَ كَظِيمٌ
{58} يَتَوَارَى مِنَ الْقَوْمِ مِن سُوءِ مَا بُشِّرَ بِهِ أَيُمْسِكُهُ عَلَى هُونٍ
أَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِ أَلاَ سَاء مَا يَحْكُمُونَ {59
“Ve Allah’a kızlar isnad ediyorlar, O yücedir.Hoşlandıkları (erkek çocuklar) da kendilerinindir. Onlardan birine kız çocuk müjdelendiği zaman içi öfkeyle taşarak yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir. Onu aşağılamak pahasına tutacak mı yoksa toprağa mı gömecek? Bak verdikleri hüküm ne kötüdür.”( Nahl 57-59)
وَإِذَا الْمَوْؤُودَةُ سُئِلَتْ {8} بِأَيِّ ذَنبٍ قُتِلَتْ {9
“Ve diri olarak toprağa gömülen kızcağıza sorulduğu zaman, hangi suçtan dolayı öldürüldü ? diye”(Tekvir 8-9)
xxxxxxxxxxxxxxxxx
İnsanlık karanlıklar içinde.....
Kadının değeri hiç mesabesine indirilmiş,
Mal sahibi etmemek için ne gerekiyorsa yapılmakta,
Cariyeler fuhuş malzemesi olarak kullanılabilmek için bizzat efendileri tarafından zorlanmakta.
xxxxxxxxxxxxxxx
“Ey iman edenler kadınlara zorla mirascı olmanız size helal değildir. Apaçık olan çirkin bir hayasızlık yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz için onlara baskı yapmanızda (helal değildir) Onlarla güzellikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki bir şey hoşunuza gitmez ama Allah onda çok hayır kılar. Bir eşi bırakıp yerine başka bir eşi almak isterseniz, onlardan birine yüklerle (mehir) vermişseniz bile ondan hiçbir şeyi almayın. Onu iftira olarak apaçık bir günahla alırmısınız. (Nisa 19-20)
xxxxxxxxxxxxxx
İnsanlık karanlıklar içinde....
Köleler toplumun iş dinamikler, onlarsız bir hayatı düşünmek zenginler için hayal bile değil.Her vesile ile yoksul insanlar köleleştirilmekte ve insanlık adına işlenen bu ayıp katmerlenmekte.
xxxxxxxxxxxxxx
İnsanlık karanlıklar içinde....
Kendi öz yaradanını unutmuş, kendisi gibi Allah’ın yaratmış olduğu varlıklardan herhangi birisine tapınmakta.
Kendilerine sorulduğunda;
Rüzgarı estirenin, yağmuru yağdıranın, varlıkları yaratanın kim olduğu ?
“ALLAH” demelerine rağmen Allah’ın dışında varlıklara tapınmakta.
Allah ile kendi aralarında guya kendileri günahkar olması dolayısıyla
Günahsız gördükleri varlıkları Allah ile kendi aralarında aracılar kılmakta.
Bütün tazimlerini ve dualarını onlara yapmaktalar.
Hz Ömer der ki iki şey var cahiliyye dönemi ile ilgili olarak aklıma gelen;
Bunlardan birini hatırladığımda ağlarım,
Diğerini hatırladığımda gülerim:
Suçsuz günahsız kız çocuklarını
Hatırladıkça toprağa gömdüğümüzü
Tutamam göz yaşlarımı.
Yolda yalnız kalmamak için
Helvadan putlar yapar, önce tapardık
Fakat acıkınca helvadan putları deve yapardık.
Bu işi hatırladıkça da gülerim.
İNSANLIK,
ÜZERİNE KONAN BİR SİNEĞİN DAHİ
KENDİSİNDEN ALACAKLARINA KARŞI
DİRENÇSİZ VE GÜÇSÜZ,
KENDİ ELİYLE YAPTIĞI PUTLARA
TAPACAK KADAR KARANLIKTA!!!!!
xxxxxxxxxxxxxx
Hira dağı
Asırlar boyu bekledin vahyin tecelligahı olmayı
Musanın Turu Sinası ne ise sen de bize o’sun
Sen bizim hira dağımızsın, nur dağımızsın.
Biliyoruz ki sen taşlardan kayalardan oluşmuşsun,
Ama senin bizim nezdimizdeki yerin başkadır.
Allah’ın hitabı senin üzerinden indi bütün insanlığa.
Sen Allah’ın bize tecelligahısın
Sen Rahmetullahın başımızdan aşağıya akıtıldığı mekansın.
İnsan ruhunun hicranının dindirildiği mekansın.
Karanlıklarımızın aydınlığa inkılab ettirildiği mekansın.
O nebiyi bağrında taşıdın günlerce,
Küçücük mağaranla onu güneşin sıcağından, gecenin soğuğundan korudun.
xxxxxxxxxxxxxx
Nihayet o an geldi.....
Allah’ın Rahmet pınarlarının yeryüzüne nebi eliyle ulaştırılması anı..
Allah elçisini, elçisine gönderdi.
O ne muhteşem andı.
Cibril Muhammed’in karşısına dikilmiş duruyordu.
Gecenin karanlıkları içinde,kendisinin yalnız olduğunu sandığı bir anda,
Akıllara ziyan verecek derecede farklı bir ortamda,
Bir varlık
Gözüne mi görünüyorlardı acaba.
İlk söz “Oku”
Ve ilk cevap” Ben okuma bilmem”
Nasıl okusundu ? ki o ne bir kitabı sağ eline almış,
Ne de bir hocanın dizinin dibine oturarak okumuştu.
O Rabbinin ifadesiyle ümmi idi. Okuması ve yazması yoktu.
İşte tam burada kırk yaşında Rabbinin dergahında okumaya başlıyordu.
Öğretmeni ise başöğretmen Cibrildi.
Öyle bir kitabı okuyordu ki, kıyamete kadar o kitabı anlamaya çalışanların kaleme alacakları eserler kimi zaman Moğollar tarafından Fırat’ın günlerce masmavi akmasına sebep olacak,
Kimi zaman Endülüs’te haçlılar tarafından yakılmasına rağmen
Yok edilemeyecek, derya misali çoğalıp çağlayacak.
Bir alimin benzetmesiyle ilim bir nokta idi.
Gelen her alim kalemini bu noktaya batırdı
Ve bu nokta derya oldu.
Allah’ın sadece seçkin kullarına nasib olan bu okula kaydolmuştu Muhammed (as).
İnsanları günahlarından arındıracak ayetleri,
Hem öğrenecek hem öğretecekti,
Yazması hiç olmadan, Yazmayı öğrenmeden, onca yazılacakların ana kaynağını öğrenecek ve öğretecekti.
Allah (cc) İbrahim’in “ Ya Rabbi onlara içlerinden kitabı ve hikmeti öğretecek, onları günahlardan arındıracak bir nebi gönder.” Duasına yeniden icabet etmişti.
İbrahim peygamber ki Nebiyyullahın atası
Kabenin yanıbaşında hicr’in içinde medfun Hacerin efendisi kocası.
Muhammed’in peygamber olacak olmasından dolayı
Eşini ve biricik oğlunu burada bırakıp gitmişti.
xxxxxxxxxxxxxxx
İşte şimdi o vakit gelmişti.
Cibrili Emin onu iki kolları arasına aldı ve Muhammed’in takatı kesilinceye kadar sıktı.
Yeniden ona “Oku” dedi.
Muhammed (as) Ne okusundu ki,
Olayın dehşeti okumayı bilen insanlara dahi her şeyi unutturacak nitelikteydi.
Zaten onun ümmiliğini,
Kendisini bu sorulara maruz bırakan
Ve ahir zaman nebisi olarak seçen Rabbi tescil etmişti.
Kimsenin, daha önceden okuduklarını bize sunuyor diye mazeretleri olmasın diye.
Üçüncü kez aynı sahne tekrarlandı
Ve sonrasında Cibril Alak suresinin ilk beş ayetini okudu.
اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ {1} خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ {2} اقْرَأْ وَرَبُّكَ
الْأَكْرَمُ {3} الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ {4} عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ {5}
“OKU SENİ YARATAN RABBİNİN ADIYLA,
İNSANI BİR ALAKADAN YARATMIŞTIR,
OKU SENİN RABBİN İKRAM SAHİBİDİR,
Kİ, O KALEMLE YAZMAYI ÖĞRETTİ,
İNSANA BİLMEDİKLERİNİ DE ÖĞRETEN ODUR.”
Okuma yazmanın pek rağbet görmediği Mekke’nin orta yerine,
Okumanın önemi, hem de yaratılmışlara tapınmayı meziyet edinmiş insanlara,
Yaratanın adıyla okumak suretiyle emrediliyor.
Kısa süre sonra inecek olan ayetlerde de, kalem ve kalemle yazılanlar üzerine and edilecek olması
Allah’ın karanlıkların sultasını
Bilgi kaynaklı bir sistemle çökerteceğini gösteriyordu.
xxxxxxxxxxxxx
Hadice, kadınların sultanı,
Allah’ın elçisine ilk iman eden,
Lutun karısı gibi ihanet etmeyen, karşı gelmeyen,
Teslimiyyet,şefkat örneği,müminlerin annesi, Rasulullah’ın sevgilisi,
Nebiyyullah’ın çocuklarının anası,
Fatımanın annesi, Hasan ve Hüseyinin anneannesi,
Feraset ve akıl dolu kadın.
Allah’ın elçisi Hira dağından koşarak gelmiş,
Titriyor, yatağına yatmış,”Beni örtün beni örtün”diyor.
Bu telaşın nedenini anlamayan çalışan,
Sadık eş Hadice soruyor: “ Nedir bu hal ya Muhammed ?”
Başına gelenleri anlatıyor yeni elçi,
“Korkuyorum” diyor.
O vefakar eş,akıl dolu cevap veriyor:
“Hayır,hayır sen hiç korkma,sebat et. Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki Allah seni asla utandırmaz.sana ancak iyilik yapar.Çünkü sen kötü bir adam değilsin,sözün doğrusunu söyler,hısım ve akrabalarını gözetir,insanların işini görür ve muhtaçlara yardım edersin.misafirlerini ağırlar,hayatını şerefinle kazanırsın. Başkalarını doğru yola sevkeder,felakete uğrayanların yardımına koşarsın.emanete hıyanet etmezsin. Allah böyle bir kulunu mahzun etmez.”
Bu sözler Rasulullah’ı ne kadar teselli etmişti acaba?
Hadice tatmin olmamıştı herhalde ki,
Elinden tuttuğu gibi yüce Rasulün ,
Bilge adam,hanif Varakaya götürdü O’nu.
O dinledikten sonra hadiseyi
Müjdeledi yeni elçiyi.
“Sana gelen Namusu ekberdir, Musaya gelenin aynısı,
Keşke yaşım genç olsaydı da kavmin seni çıkarırken yurdundan,
Destek verebilseydim sana arkandan.”
Korkuların üzerine yeni bir endişe hasıl olmuştu Nebiyyullahda.
“Kavmim beni yurdumdan çıkaracak mı ki?”
“Evet senin getirdiklerini getiren bütün peygamberler kavimleri tarafından yurtlarından çıkarılmışlardır.”
Cevap daha da dehşet verici.
Allah seçtiği elçilerine rahatlıkların yok olduğu bir yolu öngörüyordu.
“La rahate fiddünya”
Dünyada raht yoktur inanana.
xxxxxxxxxxxxxxx
Hz.Hadice
Allah Rasulünün ömrü boyunca vefa gösterdiği sevgili eşi,
Aişe(ra) diyor ki; Hz. Hadiceyi görmediğim halde
Rasulün diğer zevcelerinden daha çok onu kıskanırdım.
Çünkü Allahın elçisi onu hep hatırlar, hep yad ederdi.
Onun arkadaşlarını ziyaret eder
Onun hatıralarından saygı içersinde bahsederdi.
Bu konuda bir gün Rasulüllahı darıltınca;
Cenabı hak benim kalbime onun muhabbetini vermiştir dedi.
Yine birgün,
“Ya Aişe durum senin bildiğin gibi değildir,
Herkes bana inanmadığı zaman o bana inandı.
Herkes müşrik iken o müslümanlığı kabul etti.
Benim hiç yardımcım yok iken o bana yardım ediyordu” buyurdu.
xxxxxxxxxxxxxxxxxx
GÖZÜNÜZ AYDIN KIZ ÇOCUKLAR....
Sizleri hayata bağlayan rahmet peygamberi geliyor,
Erkek evlatlara değer veren müşriklerin anlayışlarını yerle bir edecek Muhammed geliyor,
Gözünüz aydın kız çocuklar...
İki kız çocuğunu kendinden evvel ahirete yollayan ebeveynin önünde,
Bu kız evlatları ateşe karşı sütredir diyen anlayış geliyor...
Gözünüz aydın kız çocuklar...
İki kız evladını büyüterek evlendiren müslüman anne ve babaya mükafat vadeden Muhammed geliyor.
xxxxxxxxxxxxxxx
GÖZÜNÜZ AYDIN BEDENİ PRANGALANMIŞ KÖLELER CARİYELER,
Kölesine, cariyesine; evladım, kızım dedirten anlayış geliyor,
Gözünüz aydın toplumun aşağıladığı Allah’ın değerli yaratıkları;
Yediğinden yedirmeyi giydiğinden giydirmeyi insanlığa şiar edindiren anlayışın şanlı peygamberi Muhammed geliyor.
xxxxxxxxxxxx
GÖZÜNÜZ AYDIN...
Hakkı hukuku bir pula satılan kadınlar,
Sizleri bir elmanın iki yarısı gibi,
Bir erkekle bütünleştiren anlayışın muhterem peygamberi geliyor.
Gözünüz aydın kadınlar
Kendisine gelerek erkeklerle denk sevap almak için
Neler yapmaları gerektiğini soran kadınlara
Onların iffetlerini,namuslarını korumaları ve evlatlarını yetiştirmeleri karşılığında
Denk sevap vadeden Rahmet peygamberi geliyor.
وَمَن
يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتَ مِن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ
فَأُوْلَـئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلاَ يُظْلَمُونَ نَقِيراً {124}
“Erkek veya kadın mü’min olarak kim yararlı işler yaparsa işte onlar cennete girerler, kendilerine zerre kadar zulmedilmez.” (Nisa 124)
إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ
وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ
وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ
فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيراً
وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْراً عَظِيماً {35}
“Doğrusu teslim olan erkekler ve kadınlar, İman eden erkekler ve kadınlar, boyun eğen erkekler ve kadınlar, doğru sözlü erkekler ve kadınlar, sadaka veren erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çok anan erkekler ve kadınlar; işte Allah bunların hepsine mağfiret ve büyük ecir hazırlamıştır.”(Ahzab 35 )