Kırkıncı müslüman Hattâb oğlu Ömer
Ben Allah ve Rasulünün hükmünü beğenmeyenlere, Böyle Hükmederim diyerek kılıcını boynuna indirmiş, Hakla batılın arasını ayıran ÖMER UL FÂRÛK olmuştu.
Kırkıncı müslüman Hattâb oğlu Ömer
Mekkeliler bunalmıştı
Rasulullah’ın ısrarlı biçimde davetini sürdürmesinden
Ve etrafındaki insanların çoğalmasından.
Ne yapsalar nafile, sonuç Allah’ın istediği şekilde zuhur ediyor.
Gerçi müslümanlar her geçen gün daha bunaltıcı bir hayatı,
Zorlukları göğüslemek,
Evlerini yurtlarını terketmek zorunda kalsalar dahi
Mekkenin entrikalarına karşı direnmenin
İzzet ve şerefini yaşıyorlardı.
Mekkeliler daha önce bilmem kaç kez toplandıkları gibi yine toplandılar,
Artık tehlikenin kaynağını ortadan kaldırmak istiyorlardı.
Kim Muhammedi öldürürse
Benden yüz kızıl deve diyordu, Ebu Cehil.
Mekke’nin içki içmekten hoşlanan deli dolu delikanlısı Ömer,
Mekke kurtlarının tuzağına düşecek kadar toydu o zamanlar,
O kurtlar Ömer ve daha nicelerini kurdukları tuzaklara düşürecek kadar mahirdi
Her türlü yol onlar için mübahtı,
Yeterki onlar arzularına ulaşabilsinler.
Ömer çıktı, Mekke’nin parlamentosu Darun nedveden
Yalın kılıç, gözleri intikam ateşinin kıvılcımlarını saçıyor etrafa,
Nuaym b Abdillah yolda
Ömerin kılıcını kuşanmış vaziyette,
Hedefe kilitlenmiş bomba gibi gidişini görünce telaşlandı,
Bu işin müslümanların aleyhine bir durum olduğunu sezinledi hemen.
Kuşku dolu soruyu yöneltti;” Nedir bu hal ey Ömer”?
Ömer’in Nuaym’ın müslüman oluşundan habersiz oluşu ve pervasızlığı,
Nuaymın korktuğu cevabı almasına yeterli sebeblerdi.
Dedi ki Nuaym korku ve telaşla
Sen eğer bu işi yaparsan
Abdi Menaf oğulları seni sağ bırakmaz,
Hiddet İslam ile terbiye olmayınca saldırganlık kaçınılmaz oluyor.
“Sende mi onlardansın?”
Meşhur sorusu son zamanlarında Mekke’nin.
Can telaşı ve peygamber endişesi ifşaata zorluyor Nuaym’ı
Sen hem enişten ve kız kardeşinin hallerinden haberdar mısın?
Sen misin bunu işiten?
Nerelerimize kadar sızmış bu olay da,
Haberimiz yokmuş gibisinden hışımla kız kardeşin evine yöneliş,
Ve ardından hepinizin,hepimizin bildiği sahneler.
Evde saklanan Kur’an öğreticisi Habbab ibni Erret.
İşitilen seslerden sonra, saklanan şeylerin hırsı,
Ve kardeşi Fatımaya atılan tokatın şiddetiyle
Ağzından saçılan kanların
Ömer’in şefkat damarlarını kabartışı,
Ardından okunan Tâ Hâ suresinin ayetleri.
Ömerin gözlerindeki bakışları değiştirmişti.
Artık oyalanacak zaman,
İman şerefinden yoksun,
Kaybedilecek bir saniye dahi yoktu Ömer için,
O öldürmek için çıktığı Muhammed’e vasıl olmadan
Huzur denizinin iskelesine yanaşmadan rahat edemiyecekti.
Nihayet vuslat ondaki inkılabın başlangıcı oldu.
Şiddetli ve hiddetli Ömer adaletin timsali,
Kendisi Medine’de olmasına rağmen
Fıratın kenarında kaybolacak koyundan
Kendisini sorumlu tutacak kadar emanet ehli olacaktı.
İman onun içindeki yıllardır taşıdığı kini birden şirk ve küfre karşı çevirmişti.
Sordu “kaç kişiyiz?” diye
“Kırk” cevabını alınca gürledi
Haydi Ey Allah’ın elçisi Kabeye ibadete.
Kafirler şaşkın
Muhammedin nefsini öldürmek için gönderdikleri adam,
Nefsini Muhammed’in dininde öldürmüş,
Meydan okuyor karşılarına dikilmiş.
“Varsa karısını dul,evladını yetim bırakmak isteyen,
Dikilsin karşıma, işte ben de oldum Müslüman”
O Yahudi ile arasındaki nizahı çözmek için Rasulullaha,
Kendi lehine hükmedilmeyince Ebû Bekre,
Oradan kendisine gelen münafığa,
Ben Allah ve Rasulünün hükmünü beğenmeyenlere,
Böyle Hükmederim diyerek kılıcını boynuna indirmiş,
Hakla batılın arasını ayıran ÖMER UL FÂRÛK olmuştu.
Bedir esirlerinin öldürülmesi gerektiğini söylemiş,
Fidye alınarak serbest bırakılınca
Allah(cc) onun görüşüne uygun vahiy indirmişti.
Mesai saatleri içinde devletin mumunu kullanır özel işlerini
Görürken devletin mumunu söndürerek kendi mumunu yakardı.
Mekkenin deli dolu mert delikanlısıyken,
İslamın adalet ve cesaret timsali halife ömeri olmuştu.
Allah onu kendi yanına alıncaya kadar ondan kerih bir haber ulaşmadı müslümanlara
Cenneti Ala ile mükafatlandırsın Rabbimiz onu.
celalettin sipahioğlu