MADEM ÖLÜM TEK BİR DEFA GELECEK
MADEM ÖLÜM TEK BİR DEFA GELECEK
O da neden Allah için olmasın.
Kendine biçilen hayat kaftanı içine sığmayan, ruhu volkanlar gibi kaynayan bir mümini Azrail, elinde şehadet şerbeti denilen kutsanmış içecekle beraber, şehadet nuruna bürünmüş bir halde Rabbine kavuşturur.
Yaratılış gayesine ermiş ruhların, kontak noktası, her hayırlı işe, Rahman Rahim Allah’ın adıyla başlamaktır.
Hz. Nuh tecellisidirler, onlar, duruşları da yürüyüşleri de Allah’ın adıyladır.
Ne yana baksalar Rablerini temaşa etmekten başka bir hal yaşamayan şehitler, kendilerine bakıldığında Allah’ın hatırlandığı kimselerdir.
İki günü birbirine denk olanın ziyanda olduğu dünyada, ömrünün her karesini kaçla çarparsa Rabbi için ziyadeleştirebileceği hesabındadır onlar.
Kafirlerden korkma, benden kork, emri şerifi, şehitlerin hayatında cisim bulmuştur sanki. Allah’ın düşmanları onların heybetlerinden korkarlar.
Cihadın efdalinin zalimlere karşı verilen en bariz örnekleridir onlar.
Ve bir gün süratle akan ırmak misali hayat onları şehadetin kıyısına getirir. Çünkü bunca emeğin, çabanın Rabbül alemin tarafından bir şekilde taçlandırılması gerekmektedir.
Her mümin, her namazın, her rekatında
İhdinassıratalmüstakim, sıratallezine enamte aleyhim
Dediğinde şehit, peygamberlerle beraber yoluna talip olunan ve Allah’ın yolunu mübarek kıldığı bir insandır. Namaz eda edenin, tilaveti esnasında şehitler, yolunda olmanın yeğlendiği bir niyazın şerefli anılışında yer alırlar.
O, hayatın hengameli akışı içinde ticaretlerin en güzelinin yapıldığı son durak şehadet pazarında alışverişin en güzelini yapmış vaziyette canını Allaha cennet pahası olarak verir ve insanlığın en bahtiyar olanlarının kervanına katılarak, tüm müminlerin namazlarında yolunu yol bellediklerinden olur.
İnsanların ölümüne heveslendiği mübarek insanlardır şehitler. Bedirde Rabbinin yoluna alışverişin en güzeliyle canını koyanların Kitabı kerimde Rabbimiz tarafından övülmesiyle beraber toplumsal hayatın etkileyici unsuru, şehitlerden olmak için insanlar Uhud da sıraya dizilmişlerdi.
Amr ibn cemuh yaşlı ve ayağı aksak olduğu halde Uhuda katılmak istedi, oğulları engel olmaya çalıştılar, ama onun şehadet özleminin önüne geçemediler ve Uhud onun şehadetine tanıklık etti.
Çölden gelerek müslüman olan bedevi de öyle, şehadet özlemi ile yanıp tutuşuyordu. Bir savaş sonrasında elde edilen ganimetten kendisine ayrılan payı gönderen Resulullah’a ben bunun için Müslüman olmadım deyip boğazını göstererek tam şuaradan okla vurulup şehit olmak için Müslüman oldum dedi ve ganimetleri geri verdi.
Hemen akabinde bir savaşta meydanda boğazından vurularak şehid oldu. Onun cenazesini Resulullah’a getirdiklerinde “bu o mu?” dedi “evet” dediler. O Allaha verdiği sözü tuttu, Allah ta onun muradını verdi buyurdu.
Bugün şehadet dünyanın gözlerinin içine sokulan bir ilahi gerçekliktir.
Gazze’de, Filistin’de, Kudüs’te müminler Allah’la yapmış oldukları ticaretlerinden dolayı bütün bir insanlığın bayrağı haline gelmiştir. Dünyanın dört bir yanında İsrail protestolarında meydanlarda Hristiyan’ı, Müslümanı bütün insanların elinde sallanan Filistin bayrakları bunun resmidir.
Tarihin derinliklerinde var olmuş hala ümmet arasında yaşayan şehitler nasıl ki ümmetin bilincini ayakta tutmakta ise, şeyh Ahmed Yasinler, İsmail Haniyeler aynı bayrağı devralmış çağdaş şahitlerdir.
Müslümanlar Rabbi katında kutsanmış bir ölümle ölmeyi yeğleyecek iman safiyetine sahip olanlardır. Ve şiarları hep
Madem ölüm tek bir defa gelecek
Oda neden Allah için olmasın olmuştur.