Namaz Bir Yüzleşmedir
Allah ile konuşma içinde “Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dilerim” diyen bir kimsenin, diğer zamanlarda bu cümleye muhalif davranması mümkün müdür? Şayet muhalif davranıyorsa bu ifadeyi hangi yüzle kullanabilir?
Namaz bir yüzleşmedir
Yirmi dört saatlik bir günün önemli zamanlarına yerleştirilmiş olan namaz vakitleri, günün meşguliyeti içinde Allah ile görüşerek hayata kulluk adına çizilmiş rota üzerinden devam ettirmeyi sağlar.
Günün başlangıcı, aslında Allah tarafından dünyada hayatın başlangıcına denk düşürülmüştür. Canlılar güneş doğmadan hayatlarına başlarlar. Müminlerin günleri Allah ile konuşarak başlar ve günün diğer kesimlerinde kıldığımız namazlarda, Allah ile yapacağımız konuşmalarla devam eder.
İnsan hayatının vakit açısından belirleyici esası namazdır.
“Namaz müminlere belirli vakitlerde yazılı bir farzdır.” (nisa 103)
Onun dışındaki vakitlerde insanlar işlerini yaparlar. Günlük hayatın rotası buna göre çizilmiştir. Hangi işi yaparsanız yapın namazın vakti geldiğinde mutlak surette Allah ile görüşmenizi yapmalısınız. Hayatının düzenini buna göre kuranlarda, etraftaki olumsuzlukların etkisi zayıf olur. Günlüğün belirleyici esası namaz olmazsa, etraftan gelen tehlikeli akımlara karşı müminin kendisini koruması güçleşir.
Peygamber efendimizin “Kişinin imanı ile küfrü arasında namaz vardır” sözü bunu ifade eder. Namaz kılan bir mümin, namaza verdiği değer kadar korunaklıdır. Namaz kılmayan bir müminin küfre karşı korunma kalkanı zayıftır.
İçinde yaşadığımız toplumda diri bir Müslüman ruhuna sahip olmak için, çok mücadele etmek gerekir. Etrafımızdaki iman adına olumsuz şartların oluşturduğu ortam, bizim imanımızı diri tutmamıza imkan vermemek üzere tasarlanmıştır. İnsanlığı kendine kul etme anlayışına sahip olan düşünce sistemlerinin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Dini kendi egemenliklerinin devamında, malzeme olarak kullanmayı da beceren bu düşünce sahiplerinin, müminlerin düşünce dünyalarına soktukları dünyalık virüsler, müminlerin Allah ile olan irtibatını zayıflatmaktadır. Hal böyle olunca şeytanın olaya katkıları ve insan arzularının bastırılamaması, müminlerin ibadetlere yoğunlaşmalarını zayıflatmaktadır.
Dünyevileşmenin zirve yaptığı bir ortamda müminlerin namaz esnasında zihinlerini duru tutmaları zordur. Mutlak surette namaz haricinde yaptıkları işler şeytan tarafından hatırlatılmak suretiyle namazın ahengi bozulmak istenecektir. Burada yapılması gereken şey namaza yoğunlaşmaktır. Bunun yol ve yöntemi bellidir. Müminler namaz bilgileri açısından kendilerini kuvvetlendirmek zorundadır.
Namaz kılan müminler Allah ile görüşmektedir, konuşmaktadır. Namazda okunan dualar, fatiha ve tesbihlerin hepsi, yapılan hareketlerle bütünleşince müthiş bir diyalog ve sunum ortaya çıkmaktadır.
Hayatımızı göz önüne getirecek olursak namazlar ile işler arasında bir ortam yaşamaktayız. Allahın gözetiminde sürdürdüğümüz hayat içinde bizi her daim gören, işiten, kalbimizden geçirdiklerimizi ve açıkladıklarımızı bilen Rabbimiz ile günde beş kez yüzleşiyoruz. Onun bizden isteklerini ve yasakladıklarını biliyoruz.
Hayatında Onun istek ve yasaklarına değer vermeyen bir namaz kılıcı düşünebilir miyiz? Elbette ki, düşünememek lazım. Allahın değer yargılarını önemsemeyen ve hayatını buna göre ayarlamayan birisi Allahın huzuruna durarak “ sadece sana kulluk eder, sadece senden yardım dilerim” diyebilir mi? Doğal olarak sağlıklı bir ruh yapısına sahip ne dediğini bilen bir müminin bunu yapması zordur. Ancak ne dediğini bilmeyen papağan gibi ezber tekrar eden ya da ruh sağlığı bozulmuş bir kimsenin bunu yapması mümkündür.
Şöyle bir örnekle namazın nasıl bir yüzleşme olduğunu anlatarak bu konuyu sonlandıralım; kameralarla donatılmış bir evde gözetim altına alınan birisinden o evde hayatını sürdürmesi istenmektedir. Her türlü imkanın sağlandığı evde hayatını sürdürecek olan bu insan belli zamanlarda konuşma odasına geçecek ve orada Allah ile konuşacaktır.
Allah ile konuşma içinde “Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dilerim” diyen bir kimsenin, diğer zamanlarda bu cümleye muhalif davranması mümkün müdür? Şayet muhalif davranıyorsa bu ifadeyi hangi yüzle kullanabilir?
Namazı gerçekten ikame eden bir müminin bu konuda asla benliğine yenik düşmeyeceği kesindir. Hayatı namaz ile doğru orantılı yaşar. Namazın içinde bir kişilik, namazın dışında başka bir kişilik örneği sergileyemez.