RİSALET YOLCULUĞU BAŞLAMIŞTI HİRADAN

RİSALET YOLCULUĞU BAŞLAMIŞTI HİRADAN

İlk emirler “Oku seni yaradan Rabbinin adıyla “

Telaşla gelinen evde bekleyen kader,

İlk mümine, vefakar eş Hadice.

xxxxxxxxxx

Hira dağından aşağı inerken rasul acaba ne duygular içindeydi,

Mekke halkının inandığı cinler miydi acaba kendine görünen

Sarp dağ yamacını hangi fiziki şartlar içinde geçmişti acaba?

xxxxxxxxxxxxxx

Dağdan aşağıya indiğinde Cibrili bütün semayı kaplar vaziyette görmüştü.

Sanki Allah Cibrille göndereceği yeni dinle

Doğuları ve batıları kaplayacağının müjdesini veriyordu.

Diyordu ki Ey Muhammed bak

Benim rahmetim doğuları ve batıları kuşatacaktır,

Benim dinime tabi olunduğu takdirde dünyada fesadın egemenliği son bulacaktır.

Göklerin ve yerin dini bütünleşmiş olacağından,

Tevhid gerçekleşecektir.

Kainattaki her şeyin Allah’a teslim oluşunun yanı sıra

İnsanın teslim oluşu ile birlikte yeryüzü islah olacaktır.

xxxxxxxxxxxxxxxxxx

İlk müslümanlar; amca oğlu küçük çocuk amca oğlu Ali,

O zaman bedeni küçük aklı büyük,

Diyor ki peygambere, onları namaz kılarken görünce

Ben gideyim babama danışayım, bu dine girmek için.

Sonra hemen geliyor ve diyor;

Onlar beni dünyaya getirirken, bana sordular mı?

Öyleyse sormam gerekmez benim onlara bu konuyu,

Müslüman oluyorum.

Ömrü bu söze hizmetle geçti,

Savaş meydanı onunla çağladı,

Evladı nebi onunla çoğaldı.

İlmin kapısı, secaatin timsali,

Hayber fatihi

Allah’ ın aslanı O.

Yine Allah’ın yolunda dar kafalıların, beyinsizlerin sadmeleriyle,

Şehid olan O.

xxxxxxxxxxxxxxxxx

Sonradan azad edilerek peygamberin yanında kalmayı ailesine tercih edecek köle Zeyd,

Allah’ın peygamberinin, şahsında,

Cahiliyye arap geleneklerine son verdiği hayırlı evlatlık.

Evlatlıkların öz evlat gibi sayılarak mirasçı kılınması,

Eşlerinin öz evlatların eşleri gibi sayılmadığıda onun vesilesi ile öğretildi ümmete.

Azadlı köle olmasına rağmen,

Halid gibi askeri dehanın önünde komutan,.

Üç bin kişilik İslam ordusuyla,

Yüz binlik Roma ordusu karşı karşıya,

Mute ordusunda ilk şehid komutan.

Xxxxxxxxxxxx

Ebu Bekir, İlk müslümanlardan 

Risaletten itibaren Rasulullah’ın yanından hiç ayrılmadı.

Rasulullah’ın ifadesiyle,

İnsanlar arasından dost tutulacak olsa

İlk sırada gelebilecek O,

Sadakat denilince ilk hatırlanabilecek O.

Rasılün miracdan dönüşünden sonra

İnkarcılar Muhammed göğe çıkıp,

Rabbi ile görüştüğünü söylüyor deyince,

“Ben onun doğru sözlü olduğuna inanıyor,

Hatta Meleklerin O’na

Gökten haber getirdiğine de inanıyorum.” Dedi.

Ebu Bekr-i Sıddık oldu.

Bu sadakat

Rasülün ölümüne,

Herkesin imkansız olarak baktığı bir anda,

Gerçeği görme konusunda onun gözlerini köreltmedi,

Aksine Ferasetini artırdı.

Ömer’in “Kim Muhammed öldü derse boynunu vururum”

Dediği anda  O ” Kim Muhammed’e tapıyorsa

Bilsin ki O ölmüştür. Kim Allah’a tapıyorsa bilsin ki

Allah Bakidir, Ölümsüzdür.”

Diyerek Peygamberin ölümlü olduğunu

İnsanlara ifade edebilmiştir.

Zengin olmasına rağmen, çoğu zaman Allah yolunda infaktaki aşırılığı yüzünden yoksul bir hayat yaşadı.

İbni Ömer anlatıyor: Rasulullah ile beraber oturuyorduk. Ebu Bekir de vardı.

Ebu Bekir’in sırtında yakalarını dikenle tutturduğu bir abası vardı.

O sırada Cebrail gelerek Allah’ın selamını getirdi.Ve;

“Ya Rasulallah Ebu Bekirin Yakalarını dikenle tutturarak sırtına böyle bir aba aldığını görünce üzüldüm.” Dedi. Hz. Peygamber de:

“Ya Cebrail, Ebu Bekir Mekke’nin fethinden önce bütün malını bana infak etti.” Buyurdu.Cebrail de Hz. Peygambere,

“Ebu Bekir’e Allah’ın selam getirdiğini söyle.

Ve de ki: Rabbin senden şunu soruyor; bu kadar fakirlik içinde bulunduğun halde,

Benden razı mısın yoksa bana güceniyor musun?”dedi.

Hz Peygamber de Ebu Bekr’e dönerek,

“Ya Eba Bekir bu Cebraildir. Sana Allah’ın selamını getirmiş.

Rabbin senden, bu fakir halinde, kendisinden razı olup olmadığını soruyor “dedi.

Bunun üzerine Ebu Bekir ağlayarak,

“Rabbime mi güceneceğim, Rabbimden razıyım, Rabbimden razıyım.”

Diye cevap verdi.

İşte böyle Rabbinin rızasını kazanmak için harcanmış bir hayatın sonunda Rasulullah’ın ardından O’ nun halifeliği makamına erişti.

Halifeliğe seçildiğinde

İlk hutbesini okurken

“Eğer hak üzere olursam bana yardım ediniz,

Hak’dan ayrılırsam bana doğru yolu gösteriniz.”

Diyerek hak ve adalet bağımlısı olduğunu,

Daha ilk cümlelerinde tescil etmiştir.

xxxxxxxxxxxxxx

İlk dönem yaklaşık üç yıl gizli tebliğ dönemi.

Bu dönemde toplumun her kesiminden

İnsanlar Müslüman oluyordu.

Bu dönemde müşrikler

Henüz olayın ciddiyetini kavrayamamış,

İslamı potansiyel bir tehlike olarak

Görmedikleri için

Ciddi boyutlarda bir saldırganlık görülmemektedir.

Onlar sadece müslümanlarla alay etmekle yetinmektedirler.

xxxxxxxxxxxxxxxxx

Daha sonra Allah Azze ve Celle

Tebliğin dışa vurulmasını emrediyor.

 

   وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ

“Aşiretinden yakın olan kimseleri, Allah’ın azabıyla korkut.”(Şuara 214)

xxxxxxxxxxxxxx

İşte burada koptu kıyamet.

Daha önceleri bir takım insanların yeni dine girdiğini duyuyorlar ve görüyorlardı,

Fakat Ebu Cehillerin, Ebu Leheblerin hedef kitle seçilmesi,

Yeni dinin cesaretlenmesi ve direk Mekke oligarşisini hedef alması,

Tahammül edilir gibi değildi.

Muhammed ne yapmak istiyordu.

Yoksa gözü Mekkenin idaresini mi ele geçirmekti?

xxxxxxxxxxxxxx

Bu vahyin gelişi yeni peygamberi endişelere sevk ediyordu.

Nasıl anlatsındı ki Ebu Lehebe, ateşin babasına.

Halaları O’nu destekledi ve nihayet bir yemekli toplantı sonunda

Onlara anlatıldı

Allah’ın peygambere yüklediği misyon

Korkulan başa geldi,kelli, felli,kocaman adamlar

Sus pus olmuş, insanlara ne demeli hesapları yaparken

Küçük Ali,

Kendi tabiriyle “karnı şiş bacakları zayıf” “

Ben diyor ,Ya Rasulallah sana

Allah’ın dini konusunda,

Yardım etmek üzere bey’at ediyorum.”

Onca adam arasından

Bir çocukla beyatleşmiş olmak

Yeni elçiyi moral olarak nasıl etkilemişti acaba?

N’olaydı oradan, akrabalarından biri seninle beraberim diyeydi?

Ama böyle, Allah elçisini bütün bunlara

Ve daha nice zorluklara,

Katlanabilecek bir karaktere büründürmüştü ve hemde,

Sürekli vahiyle destekliyordu ki O metin olsun.

xxxxxxxxxxxx

Ya Rasulallah belki bizler o günkü

Toplantıda yoktuk. Senin davetini

Şu kulaklarımızla işitemedik.

Ama aramızda on dört kusur asır olmasına rağmen

Hemen şimdi bize bu daveti yapmış

Gibi hissediyoruz kendimizi.

Onların anlayamadığı hakikati görmüş,

İslamın izzet sayfalarını okumuş, fakat

Acze düşürülmüş bir islam tablosu içinden,

Senin ellerini tutarsak

Yeniden izzet ve şerefimizi kazanacağımızı biliyoruz.

Şimdi şuradan, hazır bulunduğumuz şu mekandan;

Ellerimizi sana uzatıyoruz,

Dostluk ve kardeşlik üzere seninle bey’atleşmek istiyoruz.

Ellerimizi tutarmısın?

Bu kardeşlerini de Ebu Bekre layık gördüğün gibi

Dostların zümresinde sayar mısın?

xxxxxxxxxxxxxx

İşte bundan sonrası, giderek zorlaşan ve tahammül derecesi zayıflayan

Bir sürece girmişti. Mekkeli zorbalar Muhammed’e inananlara

Hayatı zorlaştırmak için yarışıyorlardı.

Her gün yeni işkence yöntemleri geliştiriyor ve Allah’a teslim olanlara

Yeryüzünü dar ediyorlardı.

İnananlar insanlara huzur ve sükunun yolunu öğütlerken,

Bulanık sularda balık avlamayı meslek edinenler,

Suların durultulmasına müsaade etmek istemiyorlardı.

Çünkü yeni dinin getirdiği slogan, doğrudan onların

Çok tanrılı çıkar şebekesini hedef alıyordu.

Tek tanrıda ne demekti,

Kabenin içine doldurdukları tanrılar değil miydi?

İnsanları Mekkeye toplayan,

Onlara birer Mekke aristokratı olarak değer kazandıran

Ve gelen insanların, kendilerRİSALET YOLCULUĞU BAŞLAMIŞTI HİRADAN

İlk emirler “Oku seni yaradan Rabbinin adıyla “

Telaşla gelinen evde bekleyen kader,

İlk mümine, vefakar eş Hadice.

xxxxxxxxxx

Hira dağından aşağı inerken rasul acaba ne duygular içindeydi,

Mekke halkının inandığı cinler miydi acaba kendine görünen

Sarp dağ yamacını hangi fiziki şartlar içinde geçmişti acaba?

xxxxxxxxxxxxxx

Dağdan aşağıya indiğinde Cibrili bütün semayı kaplar vaziyette görmüştü.

Sanki Allah Cibrille göndereceği yeni dinle

Doğuları ve batıları kaplayacağının müjdesini veriyordu.

Diyordu ki Ey Muhammed bak

Benim rahmetim doğuları ve batıları kuşatacaktır,

Benim dinime tabi olunduğu takdirde dünyada fesadın egemenliği son bulacaktır.

Göklerin ve yerin dini bütünleşmiş olacağından,

Tevhid gerçekleşecektir.

Kainattaki her şeyin Allah’a teslim oluşunun yanı sıra

İnsanın teslim oluşu ile birlikte yeryüzü islah olacaktır.

xxxxxxxxxxxxxxxxxx

İlk müslümanlar; amca oğlu küçük çocuk amca oğlu Ali,

O zaman bedeni küçük aklı büyük,

Diyor ki peygambere, onları namaz kılarken görünce

Ben gideyim babama danışayım, bu dine girmek için.

Sonra hemen geliyor ve diyor;

Onlar beni dünyaya getirirken, bana sordular mı?

Öyleyse sormam gerekmez benim onlara bu konuyu,

Müslüman oluyorum.

Ömrü bu söze hizmetle geçti,

Savaş meydanı onunla çağladı,

Evladı nebi onunla çoğaldı.

İlmin kapısı, secaatin timsali,

Hayber fatihi

Allah’ ın aslanı O.

Yine Allah’ın yolunda dar kafalıların, beyinsizlerin sadmeleriyle,

Şehid olan O.

xxxxxxxxxxxxxxxxx

Sonradan azad edilerek peygamberin yanında kalmayı ailesine tercih edecek köle Zeyd,

Allah’ın peygamberinin, şahsında,

Cahiliyye arap geleneklerine son verdiği hayırlı evlatlık.

Evlatlıkların öz evlat gibi sayılarak mirasçı kılınması,

Eşlerinin öz evlatların eşleri gibi sayılmadığıda onun vesilesi ile öğretildi ümmete.

Azadlı köle olmasına rağmen,

Halid gibi askeri dehanın önünde komutan,.

Üç bin kişilik İslam ordusuyla,

Yüz binlik Roma ordusu karşı karşıya,

Mute ordusunda ilk şehid komutan.

Xxxxxxxxxxxx

Ebu Bekir, İlk müslümanlardan 

Risaletten itibaren Rasulullah’ın yanından hiç ayrılmadı.

Rasulullah’ın ifadesiyle,

İnsanlar arasından dost tutulacak olsa

İlk sırada gelebilecek O,

Sadakat denilince ilk hatırlanabilecek O.

Rasılün miracdan dönüşünden sonra

İnkarcılar Muhammed göğe çıkıp,

Rabbi ile görüştüğünü söylüyor deyince,

“Ben onun doğru sözlü olduğuna inanıyor,

Hatta Meleklerin O’na

Gökten haber getirdiğine de inanıyorum.” Dedi.

Ebu Bekr-i Sıddık oldu.

Bu sadakat

Rasülün ölümüne,

Herkesin imkansız olarak baktığı bir anda,

Gerçeği görme konusunda onun gözlerini köreltmedi,

Aksine Ferasetini artırdı.

Ömer’in “Kim Muhammed öldü derse boynunu vururum”

Dediği anda  O ” Kim Muhammed’e tapıyorsa

Bilsin ki O ölmüştür. Kim Allah’a tapıyorsa bilsin ki

Allah Bakidir, Ölümsüzdür.”

Diyerek Peygamberin ölümlü olduğunu

İnsanlara ifade edebilmiştir.

Zengin olmasına rağmen, çoğu zaman Allah yolunda infaktaki aşırılığı yüzünden yoksul bir hayat yaşadı.

İbni Ömer anlatıyor: Rasulullah ile beraber oturuyorduk. Ebu Bekir de vardı.

Ebu Bekir’in sırtında yakalarını dikenle tutturduğu bir abası vardı.

O sırada Cebrail gelerek Allah’ın selamını getirdi.Ve;

“Ya Rasulallah Ebu Bekirin Yakalarını dikenle tutturarak sırtına böyle bir aba aldığını görünce üzüldüm.” Dedi. Hz. Peygamber de:

“Ya Cebrail, Ebu Bekir Mekke’nin fethinden önce bütün malını bana infak etti.” Buyurdu.Cebrail de Hz. Peygambere,

“Ebu Bekir’e Allah’ın selam getirdiğini söyle.

Ve de ki: Rabbin senden şunu soruyor; bu kadar fakirlik içinde bulunduğun halde,

Benden razı mısın yoksa bana güceniyor musun?”dedi.

Hz Peygamber de Ebu Bekr’e dönerek,

“Ya Eba Bekir bu Cebraildir. Sana Allah’ın selamını getirmiş.

Rabbin senden, bu fakir halinde, kendisinden razı olup olmadığını soruyor “dedi.

Bunun üzerine Ebu Bekir ağlayarak,

“Rabbime mi güceneceğim, Rabbimden razıyım, Rabbimden razıyım.”

Diye cevap verdi.

İşte böyle Rabbinin rızasını kazanmak için harcanmış bir hayatın sonunda Rasulullah’ın ardından O’ nun halifeliği makamına erişti.

Halifeliğe seçildiğinde

İlk hutbesini okurken

“Eğer hak üzere olursam bana yardım ediniz,

Hak’dan ayrılırsam bana doğru yolu gösteriniz.”

Diyerek hak ve adalet bağımlısı olduğunu,

Daha ilk cümlelerinde tescil etmiştir.

xxxxxxxxxxxxxx

İlk dönem yaklaşık üç yıl gizli tebliğ dönemi.

Bu dönemde toplumun her kesiminden

İnsanlar Müslüman oluyordu.

Bu dönemde müşrikler

Henüz olayın ciddiyetini kavrayamamış,

İslamı potansiyel bir tehlike olarak

Görmedikleri için

Ciddi boyutlarda bir saldırganlık görülmemektedir.

Onlar sadece müslümanlarla alay etmekle yetinmektedirler.

xxxxxxxxxxxxxxxxx

Daha sonra Allah Azze ve Celle

Tebliğin dışa vurulmasını emrediyor.

 

   وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ

“Aşiretinden yakın olan kimseleri, Allah’ın azabıyla korkut.”(Şuara 214)

xxxxxxxxxxxxxx

İşte burada koptu kıyamet.

Daha önceleri bir takım insanların yeni dine girdiğini duyuyorlar ve görüyorlardı,

Fakat Ebu Cehillerin, Ebu Leheblerin hedef kitle seçilmesi,

Yeni dinin cesaretlenmesi ve direk Mekke oligarşisini hedef alması,

Tahammül edilir gibi değildi.

Muhammed ne yapmak istiyordu.

Yoksa gözü Mekkenin idaresini mi ele geçirmekti?

xxxxxxxxxxxxxx

Bu vahyin gelişi yeni peygamberi endişelere sevk ediyordu.

Nasıl anlatsındı ki Ebu Lehebe, ateşin babasına.

Halaları O’nu destekledi ve nihayet bir yemekli toplantı sonunda

Onlara anlatıldı

Allah’ın peygambere yüklediği misyon

Korkulan başa geldi,kelli, felli,kocaman adamlar

Sus pus olmuş, insanlara ne demeli hesapları yaparken

Küçük Ali,

Kendi tabiriyle “karnı şiş bacakları zayıf” “

Ben diyor ,Ya Rasulallah sana

Allah’ın dini konusunda,

Yardım etmek üzere bey’at ediyorum.”

Onca adam arasından

Bir çocukla beyatleşmiş olmak

Yeni elçiyi moral olarak nasıl etkilemişti acaba?

N’olaydı oradan, akrabalarından biri seninle beraberim diyeydi?

Ama böyle, Allah elçisini bütün bunlara

Ve daha nice zorluklara,

Katlanabilecek bir karaktere büründürmüştü ve hemde,

Sürekli vahiyle destekliyordu ki O metin olsun.

xxxxxxxxxxxx

Ya Rasulallah belki bizler o günkü

Toplantıda yoktuk. Senin davetini

Şu kulaklarımızla işitemedik.

Ama aramızda on dört kusur asır olmasına rağmen

Hemen şimdi bize bu daveti yapmış

Gibi hissediyoruz kendimizi.

Onların anlayamadığı hakikati görmüş,

İslamın izzet sayfalarını okumuş, fakat

Acze düşürülmüş bir islam tablosu içinden,

Senin ellerini tutarsak

Yeniden izzet ve şerefimizi kazanacağımızı biliyoruz.

Şimdi şuradan, hazır bulunduğumuz şu mekandan;

Ellerimizi sana uzatıyoruz,

Dostluk ve kardeşlik üzere seninle bey’atleşmek istiyoruz.

Ellerimizi tutarmısın?

Bu kardeşlerini de Ebu Bekre layık gördüğün gibi

Dostların zümresinde sayar mısın?

xxxxxxxxxxxxxx

İşte bundan sonrası, giderek zorlaşan ve tahammül derecesi zayıflayan

Bir sürece girmişti. Mekkeli zorbalar Muhammed’e inananlara

Hayatı zorlaştırmak için yarışıyorlardı.

Her gün yeni işkence yöntemleri geliştiriyor ve Allah’a teslim olanlara

Yeryüzünü dar ediyorlardı.

İnananlar insanlara huzur ve sükunun yolunu öğütlerken,

Bulanık sularda balık avlamayı meslek edinenler,

Suların durultulmasına müsaade etmek istemiyorlardı.

Çünkü yeni dinin getirdiği slogan, doğrudan onların

Çok tanrılı çıkar şebekesini hedef alıyordu.

Tek tanrıda ne demekti,

Kabenin içine doldurdukları tanrılar değil miydi?

İnsanları Mekkeye toplayan,

Onlara birer Mekke aristokratı olarak değer kazandıran

Ve gelen insanların, kendilerine kazandırdığı dövizlerin kaynağı olan.

Hem bu Muhammed nasıl oluyor da

Köleleri ile kendilerini aynı statüde,

Kulluk çizgisinde yan yana koyuyordu.

Oysa onlar, köleler, onların kullarıydı,

Ne buyururlarsa yapmak zorundaydılar.

Bütün zorlamalar ve yıldırmalar çare olmuyor Ebu cehillere

Gün geçmiyor ki Muhammede tabi olan yeni birileri olmasın.ine kazandırdığı dövizlerin kaynağı olan.

RİSALET YOLCULUĞU BAŞLAMIŞTI HİRADAN

İlk emirler “Oku seni yaradan Rabbinin adıyla “

Telaşla gelinen evde bekleyen kader,

İlk mümine, vefakar eş Hadice.

xxxxxxxxxx

Hira dağından aşağı inerken rasul acaba ne duygular içindeydi,

Mekke halkının inandığı cinler miydi acaba kendine görünen

Sarp dağ yamacını hangi fiziki şartlar içinde geçmişti acaba?

xxxxxxxxxxxxxx

Dağdan aşağıya indiğinde Cibrili bütün semayı kaplar vaziyette görmüştü.

Sanki Allah Cibrille göndereceği yeni dinle

Doğuları ve batıları kaplayacağının müjdesini veriyordu.

Diyordu ki Ey Muhammed bak

Benim rahmetim doğuları ve batıları kuşatacaktır,

Benim dinime tabi olunduğu takdirde dünyada fesadın egemenliği son bulacaktır.

Göklerin ve yerin dini bütünleşmiş olacağından,

Tevhid gerçekleşecektir.

Kainattaki her şeyin Allah’a teslim oluşunun yanı sıra

İnsanın teslim oluşu ile birlikte yeryüzü islah olacaktır.

xxxxxxxxxxxxxxxxxx

İlk müslümanlar; amca oğlu küçük çocuk amca oğlu Ali,

O zaman bedeni küçük aklı büyük,

Diyor ki peygambere, onları namaz kılarken görünce

Ben gideyim babama danışayım, bu dine girmek için.

Sonra hemen geliyor ve diyor;

Onlar beni dünyaya getirirken, bana sordular mı?

Öyleyse sormam gerekmez benim onlara bu konuyu,

Müslüman oluyorum.

Ömrü bu söze hizmetle geçti,

Savaş meydanı onunla çağladı,

Evladı nebi onunla çoğaldı.

İlmin kapısı, secaatin timsali,

Hayber fatihi

Allah’ ın aslanı O.

Yine Allah’ın yolunda dar kafalıların, beyinsizlerin sadmeleriyle,

Şehid olan O.

xxxxxxxxxxxxxxxxx

Sonradan azad edilerek peygamberin yanında kalmayı ailesine tercih edecek köle Zeyd,

Allah’ın peygamberinin, şahsında,

Cahiliyye arap geleneklerine son verdiği hayırlı evlatlık.

Evlatlıkların öz evlat gibi sayılarak mirasçı kılınması,

Eşlerinin öz evlatların eşleri gibi sayılmadığıda onun vesilesi ile öğretildi ümmete.

Azadlı köle olmasına rağmen,

Halid gibi askeri dehanın önünde komutan,.

Üç bin kişilik İslam ordusuyla,

Yüz binlik Roma ordusu karşı karşıya,

Mute ordusunda ilk şehid komutan.

Xxxxxxxxxxxx

Ebu Bekir, İlk müslümanlardan 

Risaletten itibaren Rasulullah’ın yanından hiç ayrılmadı.

Rasulullah’ın ifadesiyle,

İnsanlar arasından dost tutulacak olsa

İlk sırada gelebilecek O,

Sadakat denilince ilk hatırlanabilecek O.

Rasılün miracdan dönüşünden sonra

İnkarcılar Muhammed göğe çıkıp,

Rabbi ile görüştüğünü söylüyor deyince,

“Ben onun doğru sözlü olduğuna inanıyor,

Hatta Meleklerin O’na

Gökten haber getirdiğine de inanıyorum.” Dedi.

Ebu Bekr-i Sıddık oldu.

Bu sadakat

Rasülün ölümüne,

Herkesin imkansız olarak baktığı bir anda,

Gerçeği görme konusunda onun gözlerini köreltmedi,

Aksine Ferasetini artırdı.

Ömer’in “Kim Muhammed öldü derse boynunu vururum”

Dediği anda  O ” Kim Muhammed’e tapıyorsa

Bilsin ki O ölmüştür. Kim Allah’a tapıyorsa bilsin ki

Allah Bakidir, Ölümsüzdür.”

Diyerek Peygamberin ölümlü olduğunu

İnsanlara ifade edebilmiştir.

Zengin olmasına rağmen, çoğu zaman Allah yolunda infaktaki aşırılığı yüzünden yoksul bir hayat yaşadı.

İbni Ömer anlatıyor: Rasulullah ile beraber oturuyorduk. Ebu Bekir de vardı.

Ebu Bekir’in sırtında yakalarını dikenle tutturduğu bir abası vardı.

O sırada Cebrail gelerek Allah’ın selamını getirdi.Ve;

“Ya Rasulallah Ebu Bekirin Yakalarını dikenle tutturarak sırtına böyle bir aba aldığını görünce üzüldüm.” Dedi. Hz. Peygamber de:

“Ya Cebrail, Ebu Bekir Mekke’nin fethinden önce bütün malını bana infak etti.” Buyurdu.Cebrail de Hz. Peygambere,

“Ebu Bekir’e Allah’ın selam getirdiğini söyle.

Ve de ki: Rabbin senden şunu soruyor; bu kadar fakirlik içinde bulunduğun halde,

Benden razı mısın yoksa bana güceniyor musun?”dedi.

Hz Peygamber de Ebu Bekr’e dönerek,

“Ya Eba Bekir bu Cebraildir. Sana Allah’ın selamını getirmiş.

Rabbin senden, bu fakir halinde, kendisinden razı olup olmadığını soruyor “dedi.

Bunun üzerine Ebu Bekir ağlayarak,

“Rabbime mi güceneceğim, Rabbimden razıyım, Rabbimden razıyım.”

Diye cevap verdi.

İşte böyle Rabbinin rızasını kazanmak için harcanmış bir hayatın sonunda Rasulullah’ın ardından O’ nun halifeliği makamına erişti.

Halifeliğe seçildiğinde

İlk hutbesini okurken

“Eğer hak üzere olursam bana yardım ediniz,

Hak’dan ayrılırsam bana doğru yolu gösteriniz.”

Diyerek hak ve adalet bağımlısı olduğunu,

Daha ilk cümlelerinde tescil etmiştir.

xxxxxxxxxxxxxx

İlk dönem yaklaşık üç yıl gizli tebliğ dönemi.

Bu dönemde toplumun her kesiminden

İnsanlar Müslüman oluyordu.

Bu dönemde müşrikler

Henüz olayın ciddiyetini kavrayamamış,

İslamı potansiyel bir tehlike olarak

Görmedikleri için

Ciddi boyutlarda bir saldırganlık görülmemektedir.

Onlar sadece müslümanlarla alay etmekle yetinmektedirler.

xxxxxxxxxxxxxxxxx

Daha sonra Allah Azze ve Celle

Tebliğin dışa vurulmasını emrediyor.

 

   وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ

“Aşiretinden yakın olan kimseleri, Allah’ın azabıyla korkut.”(Şuara 214)

xxxxxxxxxxxxxx

İşte burada koptu kıyamet.

Daha önceleri bir takım insanların yeni dine girdiğini duyuyorlar ve görüyorlardı,

Fakat Ebu Cehillerin, Ebu Leheblerin hedef kitle seçilmesi,

Yeni dinin cesaretlenmesi ve direk Mekke oligarşisini hedef alması,

Tahammül edilir gibi değildi.

Muhammed ne yapmak istiyordu.

Yoksa gözü Mekkenin idaresini mi ele geçirmekti?

xxxxxxxxxxxxxx

Bu vahyin gelişi yeni peygamberi endişelere sevk ediyordu.

Nasıl anlatsındı ki Ebu Lehebe, ateşin babasına.

Halaları O’nu destekledi ve nihayet bir yemekli toplantı sonunda

Onlara anlatıldı

Allah’ın peygambere yüklediği misyon

Korkulan başa geldi,kelli, felli,kocaman adamlar

Sus pus olmuş, insanlara ne demeli hesapları yaparken

Küçük Ali,

Kendi tabiriyle “karnı şiş bacakları zayıf” “

Ben diyor ,Ya Rasulallah sana

Allah’ın dini konusunda,

Yardım etmek üzere bey’at ediyorum.”

Onca adam arasından

Bir çocukla beyatleşmiş olmak

Yeni elçiyi moral olarak nasıl etkilemişti acaba?

N’olaydı oradan, akrabalarından biri seninle beraberim diyeydi?

Ama böyle, Allah elçisini bütün bunlara

Ve daha nice zorluklara,

Katlanabilecek bir karaktere büründürmüştü ve hemde,

Sürekli vahiyle destekliyordu ki O metin olsun.

xxxxxxxxxxxx

Ya Rasulallah belki bizler o günkü

Toplantıda yoktuk. Senin davetini

Şu kulaklarımızla işitemedik.

Ama aramızda on dört kusur asır olmasına rağmen

Hemen şimdi bize bu daveti yapmış

Gibi hissediyoruz kendimizi.

Onların anlayamadığı hakikati görmüş,

İslamın izzet sayfalarını okumuş, fakat

Acze düşürülmüş bir islam tablosu içinden,

Senin ellerini tutarsak

Yeniden izzet ve şerefimizi kazanacağımızı biliyoruz.

Şimdi şuradan, hazır bulunduğumuz şu mekandan;

Ellerimizi sana uzatıyoruz,

Dostluk ve kardeşlik üzere seninle bey’atleşmek istiyoruz.

Ellerimizi tutarmısın?

Bu kardeşlerini de Ebu Bekre layık gördüğün gibi

Dostların zümresinde sayar mısın?

xxxxxxxxxxxxxx

İşte bundan sonrası, giderek zorlaşan ve tahammül derecesi zayıflayan

Bir sürece girmişti. Mekkeli zorbalar Muhammed’e inananlara

Hayatı zorlaştırmak için yarışıyorlardı.

Her gün yeni işkence yöntemleri geliştiriyor ve Allah’a teslim olanlara

Yeryüzünü dar ediyorlardı.

İnananlar insanlara huzur ve sükunun yolunu öğütlerken,

Bulanık sularda balık avlamayı meslek edinenler,

Suların durultulmasına müsaade etmek istemiyorlardı.

Çünkü yeni dinin getirdiği slogan, doğrudan onların

Çok tanrılı çıkar şebekesini hedef alıyordu.

Tek tanrıda ne demekti,

Kabenin içine doldurdukları tanrılar değil miydi?

İnsanları Mekkeye toplayan,

Onlara birer Mekke aristokratı olarak değer kazandıran

Ve gelen insanların, kendilerine kazandırdığı dövizlerin kaynağı olan.

Hem bu Muhammed nasıl oluyor da

Köleleri ile kendilerini aynı statüde,

Kulluk çizgisinde yan yana koyuyordu.

Oysa onlar, köleler, onların kullarıydı,

Ne buyururlarsa yapmak zorundaydılar.

Bütün zorlamalar ve yıldırmalar çare olmuyor Ebu cehillere

Gün geçmiyor ki Muhammede tabi olan yeni birileri olmasın.Hem bu Muhammed nasıl oluyor da

RİSALET YOLCULUĞU BAŞLAMIŞTI HİRADAN

İlk emirler “Oku seni yaradan Rabbinin adıyla “

Telaşla gelinen evde bekleyen kader,

İlk mümine, vefakar eş Hadice.

xxxxxxxxxx

Hira dağından aşağı inerken rasul acaba ne duygular içindeydi,

Mekke halkının inandığı cinler miydi acaba kendine görünen

Sarp dağ yamacını hangi fiziki şartlar içinde geçmişti acaba?

xxxxxxxxxxxxxx

Dağdan aşağıya indiğinde Cibrili bütün semayı kaplar vaziyette görmüştü.

Sanki Allah Cibrille göndereceği yeni dinle

Doğuları ve batıları kaplayacağının müjdesini veriyordu.

Diyordu ki Ey Muhammed bak

Benim rahmetim doğuları ve batıları kuşatacaktır,

Benim dinime tabi olunduğu takdirde dünyada fesadın egemenliği son bulacaktır.

Göklerin ve yerin dini bütünleşmiş olacağından,

Tevhid gerçekleşecektir.

Kainattaki her şeyin Allah’a teslim oluşunun yanı sıra

İnsanın teslim oluşu ile birlikte yeryüzü islah olacaktır.

xxxxxxxxxxxxxxxxxx

İlk müslümanlar; amca oğlu küçük çocuk amca oğlu Ali,

O zaman bedeni küçük aklı büyük,

Diyor ki peygambere, onları namaz kılarken görünce

Ben gideyim babama danışayım, bu dine girmek için.

Sonra hemen geliyor ve diyor;

Onlar beni dünyaya getirirken, bana sordular mı?

Öyleyse sormam gerekmez benim onlara bu konuyu,

Müslüman oluyorum.

Ömrü bu söze hizmetle geçti,

Savaş meydanı onunla çağladı,

Evladı nebi onunla çoğaldı.

İlmin kapısı, secaatin timsali,

Hayber fatihi

Allah’ ın aslanı O.

Yine Allah’ın yolunda dar kafalıların, beyinsizlerin sadmeleriyle,

Şehid olan O.

xxxxxxxxxxxxxxxxx

Sonradan azad edilerek peygamberin yanında kalmayı ailesine tercih edecek köle Zeyd,

Allah’ın peygamberinin, şahsında,

Cahiliyye arap geleneklerine son verdiği hayırlı evlatlık.

Evlatlıkların öz evlat gibi sayılarak mirasçı kılınması,

Eşlerinin öz evlatların eşleri gibi sayılmadığıda onun vesilesi ile öğretildi ümmete.

Azadlı köle olmasına rağmen,

Halid gibi askeri dehanın önünde komutan,.

Üç bin kişilik İslam ordusuyla,

Yüz binlik Roma ordusu karşı karşıya,

Mute ordusunda ilk şehid komutan.

Xxxxxxxxxxxx

Ebu Bekir, İlk müslümanlardan 

Risaletten itibaren Rasulullah’ın yanından hiç ayrılmadı.

Rasulullah’ın ifadesiyle,

İnsanlar arasından dost tutulacak olsa

İlk sırada gelebilecek O,

Sadakat denilince ilk hatırlanabilecek O.

Rasılün miracdan dönüşünden sonra

İnkarcılar Muhammed göğe çıkıp,

Rabbi ile görüştüğünü söylüyor deyince,

“Ben onun doğru sözlü olduğuna inanıyor,

Hatta Meleklerin O’na

Gökten haber getirdiğine de inanıyorum.” Dedi.

Ebu Bekr-i Sıddık oldu.

Bu sadakat

Rasülün ölümüne,

Herkesin imkansız olarak baktığı bir anda,

Gerçeği görme konusunda onun gözlerini köreltmedi,

Aksine Ferasetini artırdı.

Ömer’in “Kim Muhammed öldü derse boynunu vururum”

Dediği anda  O ” Kim Muhammed’e tapıyorsa

Bilsin ki O ölmüştür. Kim Allah’a tapıyorsa bilsin ki

Allah Bakidir, Ölümsüzdür.”

Diyerek Peygamberin ölümlü olduğunu

İnsanlara ifade edebilmiştir.

Zengin olmasına rağmen, çoğu zaman Allah yolunda infaktaki aşırılığı yüzünden yoksul bir hayat yaşadı.

İbni Ömer anlatıyor: Rasulullah ile beraber oturuyorduk. Ebu Bekir de vardı.

Ebu Bekir’in sırtında yakalarını dikenle tutturduğu bir abası vardı.

O sırada Cebrail gelerek Allah’ın selamını getirdi.Ve;

“Ya Rasulallah Ebu Bekirin Yakalarını dikenle tutturarak sırtına böyle bir aba aldığını görünce üzüldüm.” Dedi. Hz. Peygamber de:

“Ya Cebrail, Ebu Bekir Mekke’nin fethinden önce bütün malını bana infak etti.” Buyurdu.Cebrail de Hz. Peygambere,

“Ebu Bekir’e Allah’ın selam getirdiğini söyle.

Ve de ki: Rabbin senden şunu soruyor; bu kadar fakirlik içinde bulunduğun halde,

Benden razı mısın yoksa bana güceniyor musun?”dedi.

Hz Peygamber de Ebu Bekr’e dönerek,

“Ya Eba Bekir bu Cebraildir. Sana Allah’ın selamını getirmiş.

Rabbin senden, bu fakir halinde, kendisinden razı olup olmadığını soruyor “dedi.

Bunun üzerine Ebu Bekir ağlayarak,

“Rabbime mi güceneceğim, Rabbimden razıyım, Rabbimden razıyım.”

Diye cevap verdi.

İşte böyle Rabbinin rızasını kazanmak için harcanmış bir hayatın sonunda Rasulullah’ın ardından O’ nun halifeliği makamına erişti.

Halifeliğe seçildiğinde

İlk hutbesini okurken

“Eğer hak üzere olursam bana yardım ediniz,

Hak’dan ayrılırsam bana doğru yolu gösteriniz.”

Diyerek hak ve adalet bağımlısı olduğunu,

Daha ilk cümlelerinde tescil etmiştir.

xxxxxxxxxxxxxx

İlk dönem yaklaşık üç yıl gizli tebliğ dönemi.

Bu dönemde toplumun her kesiminden

İnsanlar Müslüman oluyordu.

Bu dönemde müşrikler

Henüz olayın ciddiyetini kavrayamamış,

İslamı potansiyel bir tehlike olarak

Görmedikleri için

Ciddi boyutlarda bir saldırganlık görülmemektedir.

Onlar sadece müslümanlarla alay etmekle yetinmektedirler.

xxxxxxxxxxxxxxxxx

Daha sonra Allah Azze ve Celle

Tebliğin dışa vurulmasını emrediyor.

 

   وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ

“Aşiretinden yakın olan kimseleri, Allah’ın azabıyla korkut.”(Şuara 214)

xxxxxxxxxxxxxx

İşte burada koptu kıyamet.

Daha önceleri bir takım insanların yeni dine girdiğini duyuyorlar ve görüyorlardı,

Fakat Ebu Cehillerin, Ebu Leheblerin hedef kitle seçilmesi,

Yeni dinin cesaretlenmesi ve direk Mekke oligarşisini hedef alması,

Tahammül edilir gibi değildi.

Muhammed ne yapmak istiyordu.

Yoksa gözü Mekkenin idaresini mi ele geçirmekti?

xxxxxxxxxxxxxx

Bu vahyin gelişi yeni peygamberi endişelere sevk ediyordu.

Nasıl anlatsındı ki Ebu Lehebe, ateşin babasına.

Halaları O’nu destekledi ve nihayet bir yemekli toplantı sonunda

Onlara anlatıldı

Allah’ın peygambere yüklediği misyon

Korkulan başa geldi,kelli, felli,kocaman adamlar

Sus pus olmuş, insanlara ne demeli hesapları yaparken

Küçük Ali,

Kendi tabiriyle “karnı şiş bacakları zayıf” “

Ben diyor ,Ya Rasulallah sana

Allah’ın dini konusunda,

Yardım etmek üzere bey’at ediyorum.”

Onca adam arasından

Bir çocukla beyatleşmiş olmak

Yeni elçiyi moral olarak nasıl etkilemişti acaba?

N’olaydı oradan, akrabalarından biri seninle beraberim diyeydi?

Ama böyle, Allah elçisini bütün bunlara

Ve daha nice zorluklara,

Katlanabilecek bir karaktere büründürmüştü ve hemde,

Sürekli vahiyle destekliyordu ki O metin olsun.

xxxxxxxxxxxx

Ya Rasulallah belki bizler o günkü

Toplantıda yoktuk. Senin davetini

Şu kulaklarımızla işitemedik.

Ama aramızda on dört kusur asır olmasına rağmen

Hemen şimdi bize bu daveti yapmış

Gibi hissediyoruz kendimizi.

Onların anlayamadığı hakikati görmüş,

İslamın izzet sayfalarını okumuş, fakat

Acze düşürülmüş bir islam tablosu içinden,

Senin ellerini tutarsak

Yeniden izzet ve şerefimizi kazanacağımızı biliyoruz.

Şimdi şuradan, hazır bulunduğumuz şu mekandan;

Ellerimizi sana uzatıyoruz,

Dostluk ve kardeşlik üzere seninle bey’atleşmek istiyoruz.

Ellerimizi tutarmısın?

Bu kardeşlerini de Ebu Bekre layık gördüğün gibi

Dostların zümresinde sayar mısın?

xxxxxxxxxxxxxx

İşte bundan sonrası, giderek zorlaşan ve tahammül derecesi zayıflayan

Bir sürece girmişti. Mekkeli zorbalar Muhammed’e inananlara

Hayatı zorlaştırmak için yarışıyorlardı.

Her gün yeni işkence yöntemleri geliştiriyor ve Allah’a teslim olanlara

Yeryüzünü dar ediyorlardı.

İnananlar insanlara huzur ve sükunun yolunu öğütlerken,

Bulanık sularda balık avlamayı meslek edinenler,

Suların durultulmasına müsaade etmek istemiyorlardı.

Çünkü yeni dinin getirdiği slogan, doğrudan onların

Çok tanrılı çıkar şebekesini hedef alıyordu.

Tek tanrıda ne demekti,

Kabenin içine doldurdukları tanrılar değil miydi?

İnsanları Mekkeye toplayan,

Onlara birer Mekke aristokratı olarak değer kazandıran

Ve gelen insanların, kendilerine kazandırdığı dövizlerin kaynağı olan.

Hem bu Muhammed nasıl oluyor da

Köleleri ile kendilerini aynı statüde,

Kulluk çizgisinde yan yana koyuyordu.

Oysa onlar, köleler, onların kullarıydı,

Ne buyururlarsa yapmak zorundaydılar.

Bütün zorlamalar ve yıldırmalar çare olmuyor Ebu cehillere

Gün geçmiyor ki Muhammede tabi olan yeni birileri olmasın.Köleleri ile kendilerini aynı statüde,

 

Kulluk çizgisinde yan yana koyuyordu.

Oysa onlar, köleler, onların kullarıydı,

Ne buyururlarsa yapmak zorundaydılar.

Bütün zorlamalar ve yıldırmalar çare olmuyor Ebu cehillere

Gün geçmiyor ki Muhammede tabi olan yeni birileri olmasın.

Diğer Haberler