Sen Hep Öndeydin Ya Rasulallah

Dünyaya geldik, kulağımıza okunan ezanda Rabbimizin adıyla beraber adını işittik. O günden beri Öncelikle Rabbimiz, sonra sana aşığız biz. Bir Rabbimizin adı anılınca tüm bedenimiz irkilir, bir de senin adın anılınca burnumuzun direği sızlar, gözlerimiz nemlenir.

Sen hep öndeydin Ya Rasulallah
Dünyaya geldik, kulağımıza okunan ezanda Rabbimizin adıyla beraber adını
işittik.
O günden beri Öncelikle Rabbimiz, sonra sana aşığız biz.
Bir Rabbimizin adı anılınca tüm bedenimiz irkilir, bir de senin adın anılınca
burnumuzun direği sızlar, gözlerimiz nemlenir.
Yalnız başına gece karanlığında “Seni yaratan Rabbinin adıyla oku” emrini
aldığın günden beri hep heyecanlı, hep kaygılı, hep koşturansın. Sanki bizde o
emirleri almış gibi seninle beraber heyecanlanan ve koşturanlarız.
Biz seni o günden tanıdık, yetimliğini, öksüzlüğünü, Allah’ın seni merhamet
kucaklarında dolaştırarak eğittiğini hep o günden sonra öğrendik.
Elçiydin, görevliydin, “kalk ve uyar” görevini aldığın günden beri hep öndesin,
hala öndesin.
Geminin pruvası gibi ümmetinin önünde insanlık okyanusunu yara yara
ilerliyorsun.
Hangi övgülerle seni övelim ki yaptıklarını anlatabilmiş olalım.
Hem biz övmesek ne çıkar, seni alemlere rahmet olarak gönderen Rabbi
Rahimimiz, meleklere övmüş, bütün varlıklara övmüş ve bütün alem senin
övgüne şahit olmuş.
Lakin sen bir başkasın, “içinizde Allahtan en çok korkan ben olmayayım mı
diyerek” bacakları şişinceye kadar namaz kılarsın. Ümmetinin kaygısına
kalırsın, davanın kaygısına kalırsın.
Bizler onbeş asırlık bir zaman mesafesinden, sana olan bağlılığımızı, senin
heyecanınla olmasa da davası dini olan ümmetin olarak sana salat ediyoruz.
Ya Rabbi Alemlere rahmet olarak yolladığın, bu dünyadan nasibine
rahatsızlıktan başka bir şey düşmemiş olan elçine Rahmet et.
Bizim yolumuzu, onun yolundan ayırma,
Bedir günü “Rabbim bana verdiğin sözü tutmanı senden bekliyorum, bu azıcık
insan da yok olursa senin davanı kimler sahiplenecek” demek suretiyle
tasalanmanı yine senin Rabbin, Allah azze ve celle anlamıştı da melekleri
göklerden seferberliğe çağırmıştı.
 
O nasıl kaygılanma idi ki, uhud gününde arkadaşlarının bir kısmı can telaşıyla
seni bırakıp kaçmışlardı da sen “Ben Allah’ın Rasûlü Muhammedim,
buradayım” diye haykırmıştın.
Buna yürek mi diyorlardı, ne diyorlardı? Onca şiddetle saldıran kafirin karşısına
konmuştu da Allah’ın davasının şerefi kurtulmuştu.
Senin hep önde olduğunu gören Rabbimiz senin adını kıyamete kadar
yankılanacak biçimde ezanlara koydu.
Dünyanın bir ucundan diğer ucuna hiç susmadan müezzinler,
Eşhedü enne muhammeden rasulullah
Nidasıyla şehadet cümlelerini okumakta, bu nasıl bir şan, bu nasıl bir övgü.
Bir de kevser suresi var. Sana ebter diyenlere inat.
Kıyamete kadar senin şanını namını haykıran.
Salat olsun sana diyoruz, rahmet okuyoruz,
Senin adını, adının yanına yazan Rabbimiz, senin şanını takdir etmiş, bize de
sana rahmet okutacak ümmet olduğumuz kadar değer verecek.
Rabbimizden dileğimiz yevmi kıyamette, senin önderliğinde bizleri de cennetine
alsın ve havzı kevserin başında livaul hamd sancağı altında seninle buluştursun,
ve cemaline kavuştursun. Amin
Celaleddin sipahioğlu

Diğer Haberler