TEKNOFEST

Burada teknoloji festivali anlamında geliştirilmiş bu zekice kavram üzerinde durmayacağım. Başlangıç gününden bugüne kadar geldiği yol, katettiği mesafe olarak teknofest artık kavramlaşmayı hak etmiş durumdadır.

TEKNOFEST

Burada teknoloji festivali anlamında geliştirilmiş bu zekice kavram üzerinde durmayacağım.

Başlangıç gününden bugüne kadar geldiği yol, katettiği mesafe olarak teknofest artık kavramlaşmayı hak etmiş durumdadır.

Hikayenin başlangıcı nerden başlar derseniz. Rahmetli Özdemir Bayraktar ve iki oğlunun askeri kışlalarda kendini kanıtlamak adına yaptığı çalışmalardan başladığını söyleyeceğimi beklerseniz yanılırsınız.

Teknofest bu ülkede çağdaşlık adına inancından dolayı sindirilmek istenen insanların her bir seferinde zincirleri kırarak iktidara ortak olduğu günlerde gerçekleştirmek adına ortaya koyduğu çabalarla başlamıştı.

Geçmişi karalayarak muasır medeniyetler seviyesine çıkmak adına yapılan her bir başlangıcın güdük kalmaya mahkum olduğunu sezemeyen idareciler. Laf u güzafla muasır medeniyet türküsü tutturmanın yeterli olmayacağını idrak edemediler. Bu milletin muharrik gücünün mayasının üzeri örtülmeye çalışılan ve her bir fırsatta irtica yaftalamasıyla yok edilmeye çalışılan temel iman ve manevi değerler olduğunu göremediler. Muasır medeniyeti, harfleri değiştirmek, kılık kıyafeti değiştirmek ve şapka giymekten ibaret sandılar.

Mayasında iman özü bulunan bu millet her başkılanışında baskının kırılmasını sabırla bekledi ve üzerindeki yaftalamalara rağmen gelişimin ve değişimin hamlelerini gerçekleştirdi.

Menderesle beraber statükonun karşısına bir kâbus gibi dikilen millet, yok etme darbesinin ardından rejimin ele geçirilememesi adına yapılan plan tadilatına rağmen nurlu Süleyman, Mücahit Erbakan, ve kısa boylu gözlüklü şişman adam diye küçümseme edasında anılan Özalla bir kere daha kendini gösterme cesaretini ortaya koydu.

Cumhuriyet kurulduğundan bu tarafa ne yapılmışsa bu başkaldırı eylemlerinin ardından gerçekleştirildi. Lakin cumhuriyeti gaptırmama eğilimi hep kurucu zihniyetin devamı niteliğindeki chp tarafından devam ettirildi. Onlar, kendilerini ifade eden onuncu yıl marşı, İzmir’in dağları, rakı balo, cumhuriyet festivalleri ve Türkiye laiktir laik kalacak sloganlarıyla seksen doksan yıllarını geçirdiler. Atalarından tevarüs ettikleri milli fabrikalar hep gururları oldu. Altmışlı, yetmişli, seksenli yıllar, hatta doksanlı yıllar yerli malı haftalarını çoskuyla kutladılar, ancak önlerinde basma, kaput ve meyve sebzeden başka bir şey bulamadılar. Hızlı tren yapan insanlara onuncu yıl marşıyla ülkeyi demir ağlarla donattık diye höykürdüler.

Yerli ve milli olması yüzde yetmiş civarında gerçekleşmiş iha siha TCG Anadolu gibi projelere yerli malı soğan kadar değer vermediler. 

Son otuz yıl içinde kuruluşundan bu tarafa soğuk savaş yıllarını şöyle böyle geçiren cumhuriyetçiler, bir şeyi fark edemedi. Özal paranın konvertible edilmesi ile ekonominin serbestleştirilmesini gerçekleştirdi. Eski cumhuriyet kafası bu yeni rejimi taşıyamadı ve millet her zamanki gibi yine baskıları kırdığı bir anda kendini ıspatlama çabası içindeki ak partiye mührü bastı. Amma ne basış yirmi yıl boyunca rejimi sahiplenenlerin ne kadar kale diye sığındığı mekanizma varsa birer ikişer tasfiye edildi. Ormana maliyeciler gelmiş fıkrasındaki gibi eski cumhuriyet kafalılar orman bitince durumu anladılar ama artık millet bir daha geri dönmemek üzere yüzde ellilik bir barajı çoktan kurmuştu.

İşte bu hikâyenin yatırımlar, savunma sanayisinin millileştirilmesi ve teknofest kafasının ortaya çıkması, rejim sahiplerinin horladığı adam yerine koymadığı ve elinden gelse yok etmeye çalıştığı adama mahkûm olmasıyla başladı. Çünkü Kemalist cumhuriyetçiler, yenilik ilerleme ve muasır medeniyet dendiğinde anladıkları rakı masalarının başından kalkamadıkları için kendini ispat makamında bulunan millete mahkûm oldular.

Gün geldi her türlü engelli koşuyu birinci bitiren bu adamlar milletin gözünü açtı. At sahibine göre kişner. Gemlerine asıla asıla bir hal oldukları millet gemi kuşamı kaldırdı attı ve özgürce koşmaya başladı.

Onlarca yıl batı teknolojisini aşılmaz zannedenlere, bu millet, batılılar üzerinden ders vermeye başladı. Her bir engellemeyi ambargoyu kıra kıra teknofestte yarışacak milyon pojeler söz konusu oldu.

Allah kendi yolunda olanların yardımcısıdır. Dünya nimetlerini Allah’ın adıyla kullananlara bilmediklerini öğretir hem de ışık hızıyla.

Teknofest milli manevi değerlerin yok edilemeyeceğini, milli manevi değerleri yok edeceğini sananların gözüne iha, siha, mmu, hürjet ve milyonlarca proje olarak sokarak ispat etmektir.

Celaleddin Sipahioğlu

Diğer Haberler