TEVHİD VE ŞİRK

Ezelden ebede, mikro alemden makro aleme doğru bir yürüyüş gerçekleştirdiğimizde, tevhidin hep egemen olduğunu görürüz. Varlık aleminin yaratıldığı günden beri ve insanın bu alemde elest bezminde var edildiği gün itibarıyla bütün bir varlık aleminin seyri sülükünde hep işlerin kendisine döndürüldüğü bir Rabbül Alemin var ve Rabbin ol demesinin dışında bir iş yok ise işte bu tevhidin ta kendisidir. Yani O ne demişse hep o olmuş ve elan ne diyorsa o oluyor ve bizim için ati dediğimiz vakitte o ne derse o olacak.

TEVHİD VE ŞİRK

Ezelden ebede, mikro alemden makro aleme doğru bir yürüyüş gerçekleştirdiğimizde, tevhidin hep egemen olduğunu görürüz. Varlık aleminin yaratıldığı günden beri ve insanın bu alemde elest bezminde var edildiği gün itibarıyla bütün bir varlık aleminin seyri sülükünde hep işlerin kendisine döndürüldüğü bir Rabbül Alemin var ve Rabbin ol demesinin dışında bir iş yok ise işte bu tevhidin ta kendisidir. Yani O ne demişse hep o olmuş ve elan ne diyorsa o oluyor ve bizim için ati dediğimiz vakitte o ne derse o olacak.

Peki şirk bunun neresinde dersek, koskoca alemin içinde, varlık itibarıyla toplu iğnenin ucu kadar yer işgal etmeyecek bir cirme sahip insanın bulunduğu mikro alemdedir.

İnsanın dışından bakıldığında bu kadarcık görünen bir hacme sahip şirkin, insan tarafından bakıldığında nasıl görüldüğüne gelince, koskoca bir ömür denilen yetmiş ila yüz yıllık zaman diliminde ortaya çıkarılan bir yangın mesabesindedir.

Hz. Peygamber as in benzetmesiyle, insanın ezelden ebede, okyanusta bir damlacık yer bile tutmayan ve dünya hayatı denilen, insanın bir ağacın gölgeliğinde eğleştiği kadar kısacık bir vakitte, ahiretinin tumturağı olacak ateşi yakarak, ebet yolculuğuna devam etmesi halidir şirk.

Global manada bakıldığında hep tevhidin egemen olduğu bu varlık alemi içinde insanın kendi kendisini cehennem narına yakması manasına gelen şirk, bir bedende bedeni baştan ayağa ateşlere tutuşturan küçücük bir mikrop gibidir ve etkisini ortaya ancak o bedende koyabilir. Yani insanlık alemi dediğimiz insana göre büyük, mevcudata göre küçük alemde. Ateşler içinde yandığınız bir vakitte sizin gibi ateşlere yanmayan doktorun karşısındaki halinize baktığınızda durumunuz neyse şirkin bütün bir alem içindeki varlığı o kadardır.

Bütün bu bakışlardan sonra insanın evrenine geldiğimizde, dinü dünya denilen hayatın içinde insanın ukbasını sağlama alacak ve var edildiği günden itibaren, dünya serüvenini tamamlayacağı güne kadar hayatında tevhidini temin edecek din, dünya için mi vardır, ahiret için mi tartışmalarına bakıldığında dareyn saadeti terkibinde ifade edilen anlamda hem dünya hem ahiret hayatı için var olduğunu görürüz.

Din, insanın var edildiği günden itibaren, ezelden beri var olan tevhidin teminine nefer olup olmayacağına dair, imtihan edildiği dünya üzerinde, din gününe taşıyacağı saadetini gerçekleştirecek, ilahi nizamın adıdır.

Şirk ise insanın hayatı denilen zaman diliminde koparılan ve yukarıdan beri anlattığımız kadar bir zamana tekabül eden, kıyametlerin, sistemin akamete uğratılması adına, çıkarılan, insana göre büyük, varlık aleminin sahibine göre ufacık yangınların, israfın ve ifsadın adıdır.

Ama insan; hep bulunduğu andan hayata makro anlamda bakarak yaşadığı için, şirkin insanın aleminde meydana getirdiği bütün olumsuzlukları iliklerine kadar hisseder.

Müşrik bir insan, zihin dünyasında varlık sebebine bağlayamadığı için gerçekleşen beyhude tartışmaların anlamsızlığı içinde kıvranırken, yaşam dediği alanda, hakikatle bağdaşmadığı için, manasız, iğreti duruşlar sergileyen ve bedenine oturmamış elbise görüntüsü içindeki davranışların ikilemi içinde amacına ulaşamayan bir hayat yaşar.

Şirki dünyada var etme çabasında olanların kıyamet gününde ve din gününde ortaya koyacakları pişmanlıkları, dünya hayatı denilen, cazibesi insanın gözünü karartan hayatın içinde, imtihan perdesi ile perdelenmiş sahnede gerçekleşen oyun ve eğlenceden ibaret tiyatroda ortaya konulanların sonucunda ortaya çıkacaktır.

Göz oldur Hakkı göre

Yol oldur hakka vara

Dizelerinde ifade edildiği gibi, tevhidin aydınlığını kendine çerağ eylemiş, mümin kullar uçmağa aday, şirkin karanlığında eğlenenler ise tamuya aday bir hayatın neferidirler.

Celaleddin Sipahioğlu

Diğer Haberler