ZULÜM ZALİM VE MAZLUM KAVRAMLARI HAKKINDA
ZULÜM ZALİM VE MAZLUM KAVRAMLARI HAKKINDA
Mehmet Ayman ([email protected])
ZULÜM:Zulüm kelimesi dilimize Arapçadan geçmiş bir kelime olmakla birlikte sözlükte; bir şeyi ait ve layık olduğu yere koymamak, hak ettiğinden farklı yerde ve amacı dışında kullanmak yani hak edenin hakkını vermemek veya hak etmeyene hak etmediği şeyi vermek gibi anlamlara gelir.
Kavram olarak;Işığın karşıtı yani karanlık/zulmet, hakkı sahibine vermeme/haksızlık etme, hak yeme, haddi aşma, baskı, şiddet, eziyet ve işkence etmek gibi anlamlara gelir.
İslami bir ıstılah olarak isebir vakıayı şer-i hükmü dışında değerlendirmek veya bir eşyayı yaratılış amacı/fıtratı dışında kullanmaya da zulüm denir. Bu anlamda Allah’ın koyduğu fıtri ve şer-i sınırları aşmak hak ve hukuka tecavüz ve saldırı en büyük zulümdür.
Zulüm kelimesi türevleriyle birlikte Kur’an-ı Kerim’de üç yüzden fazla ayette (315 yerde) geçmekle birlikte ana hatlarıyla üç başlıkta toplanabilir.
1-Nur’un karşıtı yani karanlık anlamında: “Hamd gökleri ve yeri yaratan, zulümatı/karanlıkları ve Nur’u /ışığı var eden Allah’a aittir.” (6/En’am,1)
2-Küfür şirk, fasıklık ve isyan/tuğyan anlamlarında:Hani lokman oğluna öğüt vererek demişti ki:” Ey Oğlum, Allah’a şirk koşma. Hiş Şüphesiz ki şirk, gerçekten büyük bir zulümdür.”(31/lokman 13)
3-Haddi aşmak, baskı ve haksızlık anlamında.“Allah’ koyduğu sınırları aşmak, böylece insanların hakkına tecavüz etmek” (65/Talak,1) “Mazlum kimselerin hakkını yiyip onlara baskı uygulamak” (4/Nisa,75) gibi ayetler buna örnektir.
Zulüm zalim ve mazlum kavramları Allah Resulü (s.a.v) efendimiz de bir çok hadisinde geçmekte olup bir kaç örnek vermekle yetineceğiz.
“Allah Zalime muhakkak belli bir süre mühlet verir de onu mühleti bitip te (onu) yakalayacağı vakit aniden, göz açtırmadan yakalar.”(Buhari tefsir 161 206 no’lu hadis)
“Mazlum’un (bed)duasından sakının. Çünkü mazlumun duası ile Allah arasında hiçbir engel /perde yoktur.(Müslim, İman7/19)
Zulümle ilgili ayeti kerime ve hadis i Şerifler iyice tetkik edildiğinde ana hatlarıyla üç türlü zulümden bahsedildiği görülecektir.
1-İnsanların Allaha karşı(küfür veya şirk yoluyla) işlediği zulüm: “İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar(var ya), işte güvenlik/eman onlar içindir ve onlar hidayete ermiş kimselerdir. (En’am, 82)
2- İnsanların birinin diğerine karşı, canlı ve cansız tüm, diğer varlıklara karşı işlediği zulüm: Özellikle insan hakkı ihlalleri, insanın kendi türü dışındaki canlılara karşı vahşiyane tutumu ile Allah’ın insanların hizmetine sunduğu ve emanet olarak verdiği doğanın tahribatı ve talan edilmesi de bir tür zulümdür. Elbette ki bu tür zulümler sebebiyle yeryüzünde fitne ve fesat çıkmaktadır. “İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesat meydana çıktı ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara tattırsın. Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler.(30/Rum,41)
3-İnsanın kendi nefsine karşı işlediği zulüm: İnsanın kendi nefsine karşı işlediği zulüm, onun şirk veya küfür veya günah a batmasıyla alakalıdır.” Allah insanlara hiçbir surette zulm etmez. Ancak onlar kendi nefislerine zulm ederler” (10/Yunus,44) Ancak gerçek müminler bir çirkin iş (Fahşa) işleyerek kendi nefislerine zulm ettikleri vakit ise hemen Allah’ hatırlayıp, ondan af dileyerek bağışlanmalarını isterler. (3/ Al-i İmran,135) ve ”Rabbimiz biz nefislerimize zulmettik, eğer bize rahmet edip bizi bağışlamazsan, gerçekten zarara uğrayanlardan oluruz.”(7/Araf,23) derler.
ZALİM: Zalim zulüm fiilini işleyen yani zulmeden kimsedir. Zalim her türlü haksızlığı çekinmeden yapan, hak sahiplerine hakkını vermeyen, hatta bununla da yetinmeyip başkalarının haklarını ellerinden zor kullanarak alan kimsedir.
En büyük zalim Allah’a karşı şirk koşan, küfr eden ve isyan edendir. Allah’ın ayetleri kendilerine hatırlatıldığı zaman kibirlenerek yüz çeviren inkârcı ve zalimlerdir. (18/kehf, 57).
Diğeri de İnsanlarının hak ve hukukunu gasp eden zalimlerdir. Kendi halkına zulm eden, onların arasında hükmettiği zaman adaletle hükmetmeyen yöneticiler de zalimlerin ta kendileridir.(5/Maide,45)
Sonuncusu da kendi nefsine zulmedendir ki Allah onlar hakkında “Allah onlara zulmetmedi, bilakis onlar (haddi aşmak suretiyle) kendi nefislerine zulmettiler.” (11/Hud,101) buyurmaktadır.
ADÂLET:Zulmün karşıtı da adalettir Kur an-ı kerim de zulmü yeren ve yasakların ayetlerden ve hadisi Şeriflerden bir kısmına değinmiştik.
Şimdi de Adaletin tanımı ile birlikte adaletli davranmayı emreden ayeti kerime ve Hadis’i şeriflerle devam edelim. Adalet Zulmün karşıtı olarak Bir işi, bir hakkı yerli yerine koymak, hakkı hak sahibine vermek, hak etmeyeni engellemek, hakk ve hukuka uygun olarak, doğru ve yerinde davranmak gibi anlamlara gelir. Bu anlamda Adaletin ifrat ve tefrit yani aşırılık ve fahşâ olarak da nitelendirdiğimiz zulmün tam zıddı olan denge hali, itidal ve orta yol hali olduğunu bilmekte de fayda vardır. “Allah Adaletle hükmedenleri/adalete uyanları sever”. (60 Mümtehine,8). “Deki; Rabbim bana adaleti emretti.” (4/Nisa,105). “And olsun, biz elçilerimizi apaçık delillerle gönderdik ve onlarla beraber Kitabı ve adalet ölçüsünü (de) indirdik(ki) insanlar adaleti yerine getirsinler.” (57/Hadid 25)
Adaletle eşitliği de bir birine karıştırmamak lazımdır. Adalet her kese sadece hak ettiğini vermek veya hak ettiği karşılıkla muamelede bulunmak iken eşitlik, hak etsin etmesin herkese aynı şekilde muamele etmektir ki bunun sonucu bazen hak gaspına neden olabildiği için zulüm de olabilir.
MAZLUM: Mazlum; zulme uğrayan veya kendisine zulmedilen demektir. Yeryüzünde zalimlerin zulmünden etkilenen insan başta olmak üzere canlı cansız tüm mahlûkata/yaratılmış ne varsa hepsine mazlum veya Mustaz’af denir. Bu anlamda mazlum kimseler hakları,[1] haksızlıkla ellerinden alınmış ve bu suretle zayıf ve çaresiz duruma düşürülmüş kimselerdir. Başta yaşama hakkı olmak üzere kendilerine Allah’ın bahşettiği tüm haklardan mahrum ve yoksun bırakılmak suretiyle mazlum durumuna düşürülerek kendi haklarını arayamaz duruma düşmüş veya düşürülmüşlerdir..
Tarih boyunca zulm ve zalim her dönemde fazlasıyla vardı ve bundan sonra da olacaktır. Zalimin zulmünden zarar gören mazlumlarda çokça olmuştur halen de olmaktadır. Fakat buna karşın zalimin karşısında hakkı ve adaleti müdafaa etmek için insanları Allah’ın yoluna çağıran, zulüm gördüğü zaman mazlumun yanında olan, ona yardım eden, kol kanat geren, ihtiyaç anında ihtiyaçlarını karşılayan salih kimseler de olacaktır elbette. Çünkü zulmetmek kadar zalime göz yummak, onun zulmüne karşı sessiz kalmak da bir nevi zulümdür. Zulüm kimden ne zaman ve kime karşı olursa olsun Müslüman her zaman zulme karşı olmak zorundadır. Müslüman bir kimsenin zalim bir kimse olmayacağı/olamayacağı gibi mazlum durumunda kalmaması da gerekir. Çünkü Kur’an’da “Zulmetmek de zulme uğramak da yasaklanmıştır.” (2/Bakara,279)
Son olarak bir Hadisi Şerifi hatırlatarak bitirelim: “Allah mazlumun duasını kabul eder. Çünkü onların duası ile Allah arasında bir perde yoktur. (Müslim/ iman,7)
[1] İslam İnsana ait beş şeyi dokunulmaz kılmış ve korunması için önlemler almıştır. Bu beş şeyin ihlali ve onlara karşı yapılacak her türlü saldırı ve tecavüz büyük zulüm olarak kabul edilmiştir. Bunlar; 1-Din Emniyeti.2-Can Emniyeti. 3-mal Emniyeti. 4- Nefsin Muhafazası. 5- Neslin Muhafazasıdır.
Mehmet Ayman